Bugun...


Mahmut BALPETEK

facebook-paylas
Mamosta Mehmet Uzun’a (Brodrej) Kısa Bir yanıt !
Tarih: 03-04-2017 05:33:00 Güncelleme: 03-04-2017 05:33:00


 

                                                                                                                                       Ben iyiyim.
                                                                                                                                       Sen memleketten haber ver. 
                                                                                                                                       Hala öldürüyorlar mı, esmer yüzlü çocukları, 
                                                                                                                                       Eşkiya diye?
                                                                                                                                                      Mehmed Uzun (Brodrej)

      Mart, bütün yaratıcı gücüyle, doğaya hayat öpücük verdiği günlerde yanar Newroz ateşi. Karacadağ’da kardelenler açar, kar suyu toprağa bereket diye, şelale olur, doruklardan ovaya doğru beyaz bir gerdanlık edası ile akar. Newroz ateşinin ısısı ile buza kesilen su, Hamravata ulaşır. Kekik kokusu, reyhan kokusuna karışır. Ez cümle ağaçlar, doğanın dirilişini müjdeleyen yaprakları ile selama dururlar. Kırlangıçlar, sevinçlerinden yaramaz çocuklar gibi, bir uçtan, diğer uça uçuşur; keklik sürüsü, avcıya inat özgürlüğü, bütün haşmeti ile içlerine çeker. Dağların dorukları, Dicle’nin  bir yılan gibi kıvrılarak, ovanın içindeki  özgür dansına tanıklık eder. Genç kızlar, ala rengine boyanır; genç erkekler, en güzel şalu şepiklerini kuşanırlar. Kara yağız delikanlıların bıyıklarındaki  buzlar çözülür, güneşin ışınları gözlerinde ışıldar olur. Bahar, doğayı bütün şefkati  ile sarmalar; doğa sınırsız teveccühü ile zemherinin sırtında yıprattığı deriden sıyrılıp çıkar. Sert rüzgarların dağıtığı saçlarını tarar, berelenmiş derisini ılık rüzgarlara bırakır; yenisini aynı üryan duygu ile üstüne sarmalar. 

   Newrozun anlamı, doğayı ve insanı özgürlük için, halaya davet  etmesi;mücadele için bütün renkleri gowende buluşturması, umudu büyütmenin binlerce yolundan biri olmasında gizlidir. Avesta söylencesinde, Zerdüşt’ün şahitliğinde, Dehak’a karşı, Kawalaşan, genç kadın ve erkeklerin, çocukların, yaşlının, Havva ana kadar eski, insanlık tarihinin öyküsü olmasıdır.         

   Mamosta;  Amed kalesi ile Dicle nehri arasında, bir vaha gibi uzanan Hevsel bahçeleri tahrip edildi, Kırklar dağı sırtında bir hançer gibi, yükselen gökdelenlerin ihanetine uğradı,on güzlü köprü iki gözünü, doğa katliamcıları saldırısında kısmen kaybetti.

Mamosta, yılar önce Siverek’te çocukluğunun geçtiği evi ziyaret etmek üzere, gittiğimiz güzergahta, açılan caddelerin kenarlarında  inşa edilen betonarme binaları görünce hayrete düşmüş özgün bir yüz ifadesi ile dönüp bana,” Eski şehirlerin yıkılmasına müsaade etmemek gerekir. Mutlak yapılması gerekiyor ise bu betonarme evler eski şehirden uzak bir yerde yapılmalıdır. Eski şehirler, insanlık kültürünün kendisidir.hangi nedenle olursa olsun onları yıkmak köksüz yaşamaya razı olmaktır.” demiştin.İnsan- mekan ilişkisi, basit bir yerleşkenin ötesinde, geçmiş ile bugünü, birbiri ile ilintilendiren kültürel maceranın, tarih olarak dile gelişi olduğunu, ne de güzel özetlemiştin.

   Mamosta; insan doğduğu büyüdüğü yere benzermiş derler. O yerin rüzgarına, dağına, suyuna, ovasına,  şehrine, içinde büyüdüğü avluya, oyun oynadığı küçelerine (sokaklarına) benzermiş. İnsanın yaşadığı yeri koruması; geçmişten geleceğe köprü kurması,nereden geldiği, kim olduğunu özlüce anlamasının anahtarıdır.

Lakin çok üzgünüm,  sana anlatacaklarım, senin anlatıların kadar güzel şeyler değil; kötücüllüğün  çoğaldığı, eşkıyanın dünyadaki hükümranlığını pekiştirme uğraşını öncelediği, en karanlık günlerden geçiyoruz. Bizim üzerinde kök saldığımız,kendisine benzediğimiz, dağları, suları, rüzgarı,ovaları,şehirleri ,avluları, küçeleri birer birer yok ediyorlar.

 Mamosta,  Amed  artık yok. Şehri, içinde yaşayan çocuk, genç ve yaşlılarla birlikte yakıp, yıktılar. Ölümü, gece gündüz demeden kol gezdirdiler,  bir bukalemun  gibi şehri, kollarının arasında unufak öğüterek yuttular. Şehirden geriye, külleri kaldı. Şimdi, küllerinden doğan anka kuşu misali, yeniden doğmasını umut ediyoruz.

   Cizra Botan, bir kanadı kırılmış güvercin, tek kanadı ile uçmak için çırpınıp duruyor.Yaralarını sarmaya, yeniden başını göğe uzatmaya çalışıyor..Newrozda, ilk kez kanat çırparak uçmayı denedi.  Mem u Zin’in aşkına , insanlığı, yeniden  Nuh’un gemisine taşımak için ayağa kalkma iradesi, gösterdi.

   Bombalanan ,yıkılan, yakılan insanlık tarihi ve kültürüdür. Yapılmak istenen insanlığın, Mezopotamya’da, köklerinden kopuk, köksüz, öksüz ve kimsesiz yaşamaya mahkum edilmesidir.

    Mamosta; dağlarında bahar bütün gücüyle doğayı canlandırırken, şehirlerinde  hazan, hakim duygu olarak varlığını sürdürüyor. Umut ,hiç mi yok diye sorarsan; halk,  kendi küllerinden yeniden doğmak için coğrafyasını terk etmemekte ısrar ediyor.İnsanlık tarihinin başladığı coğrafyada, insanlar çadırlarda  yaşamını sürdürmeye çalışıyor.Yeniden doğuşa kadar da, böyle yaşamaya, kararlı gözüküyorlar.

                          Hala öldürüyorlar mı, esmer yüzlü çocukları, Eşkiya diye?

      Mamosta, bu soruyu sorduğun tarihlerde eşkıya kavramının, yaşla ilgili sınırları vardı.Ancak şimdi eşkiya kavramı, egemenler tarafından, yediden yetmişe kadar sınırları genişletildi.Hattı zatında, devlete biat etmeyen halkın çok farklı kesimi,eşkiya ilan edildi. Eşkiya yaftasından kurtulmanın yegane yolu  ise, ‘’ eşkıyanın” sarayında kapı kulu olmaktan geçer oldu .Eşkiya diye öldürülenler , kah 14 yaşında bir çocuk, kah 70 yaşında bir nine ya da dede olabilmekte.

      Mamosta; 28 Eylül 2008 günü, 14 yaşında Kürt kızı Ceylan Önkol, koyunları otlatmak için evden çıkarken annesinden ona makarna yapmasını istedi. Koyunlarını otlatırken, güvenlik güçlerinin attığı havan mermisi ile bedeni param parça oldu. Otopsi için devletin, savcı ve doktoru gelmeyince,annesi Ceylan’ın yere savrulan organlarını eteğine toplayarak gömmek zorunda kaldı. Devlet için Ceylan, yok hükmündeydi.

       28 Aralık 2011 akşamı Roboski’de, Türk Hava Kuvvetlerine bağlı F 16 savaş uçakları tarafından,  çoğu çocuk 34 kişi, bombalanarak katledildi. Devlet bildik gerekçe ile savuşturdu;’’Onları, eşkiya  sandık.’’

      2013 Gezi direnişinde, Okmeydanı’nda ekmek almak için evden çıkan 14 yaşındaki Berkin Elvan, polisin attığı gaz fişeği bombası ile  ağır yaralandı. 269 gün sonra,  2014  Mart ayında, yaşam mücadelesine yenik düşerek aramızdan ayrıldı.Devlet yetkilileri, eşkıya olduğu için vurulduğunu, açıkladılar.

       19 Aralık 2015’te, 60’lı yaşlarda Taybet İnan  , kolluk güçleri tarafından vurularak öldürüldü. Taybet ana’nın cesedi, devletin sokağa çıkma yasağı nedeni ile  Silopi’nin küçelerinin birinde, 7 gün yerde kaldıktan sonra, toprağa verilebildi.

  2017 Amed Newroz alanına girişte;   20 yaşında, güzel sanatlar öğrencisi, sanatçı adayı, Kemal Kurkut  üzeri çıplak halde, polis kurşunları ile öldürüldü. Devletin mutat gerekçesi, ‘’Canlı bomba olabileceğini sandık.’’

   Mamosta, bu  yazdıklarım, binlerce olay içinden, sadece birkaç örnek  

  Mamosta, memlekette; her yaşta, her boyda, her cinste, her biri, acı topu eşkiya  yaratıldı. Ölüm, yaşamla nişanlıdır derler ya, bizim memlekette, ölümü yaşamla sanki, Katolik nikahla evlendirmişler. Ölümün kutsandığı bu topraklarda, daha güzel rüya görmeye fırsat bulamayan çocuklar, şehit diye ölümle tanıştırılıyor. Dahak’lar, Hızır Paşalar, Bolu beyleri  birlikte; Kawa, Pir Sultan, Şeyh Bedrettin ve Köroğlu’nun çocuklarını,  eşkıya diye öldürmeye devam etmektedirler. 

    Mamosta, memleketin, hali ahvali  budur. Seni, özlem ve saygıyla anıyor um; Kek Mehmet Uzun. Sen sordun; ben anlattım.



Bu yazı 12646 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI