Bugun...


Hüseyin Çakır

facebook-paylas
BEHİCE BORAN'ın ölümünün 30. Yılında (10 Ekim 1987)
Tarih: 10-10-2017 21:49:00 Güncelleme: 10-10-2017 21:51:00


Tarihte bazı insanlar düşünceleri, eylemleriyle tarihin yönünü değiştirirler, tarihsel kişilik olurlar. Aslında onların tarihi değiştirmek gibi büyük hedefleri, amaçları yoktur. O'nlar, düşündükleri gibi yaşayıp, düşüncelerinin peşini hiçbir koşulda bırakmazlar. İşte bu nedenle tarihi ve tarihsel kişilikler olurlar.


Behice Boran, Türkiye sosyalist-komünist hareketinin tarihinde, aynı zamanda Türkiye’nin siyasal tarihinde tarihi kişilik olmuş bir isimdir. Tarihin aklından söz etmek gerekirse; Behice Boran yaşadığı zamanın ve tarihsel sürecin aklı olmuş, bilim insanı ve siyasal kimlikli, bir kadın, bir anne bir önderdir. “O Sosyalist doğulmaz, sosyalist yaşanır" demişti.

 

Boran düşündüğü gibi yaşadı. En büyük ideallerinden birisi TİP-TKP bölünmüşlüğüydü. Hasta yatağından kalkarak bu birliğin sağlandığını kamuoyuna açıklanan basın toplantısından üç gün sonra aramızdan ayrıldı.

Koray Düzgören’in Boran’la 30 Temmuz 1987’de yaptığı söyleşi de, (...) TKP ile birlik çalışmaları artık son aşamasına geldi ve birliğin gerçekleşebileceği kesin anlaşıldı. Birlik, bizim açımızdan 8 yıla yakın bir zaman önce alınan bir kararın yaşama geçmesi olacaktır. Birlik görüşmeleri yıllar boyu sürdü. Sonradan soranlar çıkmasını olabildiğince önlemek için her şeyi derinlemesine görüştük. Tüzük ve program çalışmaları yaptık. Türkiye işçi sınıfının politik tarihinin değerlendirilmesi üzerinde durduk.

 

İki partinin birleşip tek partiye dönüşmesi işçi sınıfımızın politik hareketinde çok önemli bir menzil taşı olacaktır.”

behice boran'ın cenazesi ile ilgili görsel sonucu

7 Ekim 1987’de Behice Boran ve Haydar Kutlu (Nabi Yağcı) Brüksel’de düzenlenen Basın toplantısı ile iki partinin TBKP adı altında birleştiğini duyurdular. Ortak Basın Toplantısında TİP Genel Başkanı Behice Boran ile TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu’nun iki partinin birleşmesi ve TBKP’nin politik ve programatik yaklaşımları konusunda birlikte düzenledikleri uluslararası Basın toplantısına , 40’ı aşkın gazetecinin hazır bulunduğu basın toplantısında, iki parti liderinin imzalarının bulunduğu bir basın bildirisi sunuldu ve gazetecilerin çeşitli konulardaki soruları yanıtlandılar.

 

3

 

Toplantıya katılanlara dağıtılan Basın Bildirisi: 
Türkiye ve uluslararası basının değerli temsilcileri, 
Çağrımıza gösterdiğiniz ilgiden dolayı hepinize teşekkür ederiz.
Türkiye’nin önünde bugün demokrasiye geçilip geçilemeyeceği sorunu duruyor. Biz halkımızın demokrasi isteğine yanıt vermede en başta kendimizi sorumlu hissediyoruz. TKP ve TİP birleşmesiyle bu sorumluluğun gerektirdiği bir adımı attığımız kanısındayız. 


Genel olarak solun, özel olarak da devrimci solun bölünmüşlüğü ve demokrasi mücadelesinde oynayabileceği rolü yeterinde oynayamaması herkesin kabul ettiği bir olgudur. TKP ve TİP birleşerek bunun tersinin mümkün olduğunu göstermeyi amaçlıyor.


TBKP, alışılmamış yeni bir kimlikle ortaya çıkıyor. Bu yeni kimlik güncel olarak halkın sorunlarına bugünden gerçekçi çözümler bulmak, Amerikancı, gerici, militarist güçlerin politikasına karşı, yapıcı, birleştirici, istikrarlı bir politikayı yaşama geçirme çabasıdır. Türkiye toplumunun politik ve sosyal yenilenmeye ihtiyacı var. Halk arayış içinde, değişim istiyor. Demokratik bir gelişme yoluna koyulmak nesnel bir ihtiyaç olarak kendini dayatıyor. Öte yandan 21. Yüzyılın eşiğinde yeni bir dünya oluşuyor. ABD ve SSCB arasında varılan prensip anlaşmasıyla nükleer silahlarda uzun tartışmalardan sonra ilk kez indirime gidilmesinin yolu açılmıştır. Uluslararası bir güvenlik anlayışının ve yeni bir ilişkiler sisteminin filizleri beliriyor. Türkiye barışı güçlendiren bir etmen olarak bu dünyada yerini almalıdır. Ulusal güvenlik anlayışını, dış politikasını oluşturan bu yenidünyaya uygun yeniden belirlemesi lazım.


Bütün bunları başarabilmek için demokratik istikrar gerekiyor. Sosyal demokratlardan komünistlere, Kürt demokratlardan Kemalistlere, devrimci soldan çevrelere kadar en geniş sol güçlerin yapıcı katkısı sağlanmadan, sol güçler ile diğer demokrasi güçleri arasında bir mutabakat temelinde demokratik işbirliği gerçekleşmeden bu amaca ulaşılamaz. Yeni program tasarımızla biz sol güçlerin bugünkü kritik durumda oynayabilecekleri yapıcı rolü kendi komünist görüş açımızdan formüle ediyoruz.

Yeni program tasarımızda demokrasi fikri kilit bit rol oynamaktadır. Bugün kapitalizm çerçevesinde demokratik bir alternatif politika öne sürüyoruz. Demokrasiyi koruyup güçlendirmeden sosyalizme geçişin yolunun açılamayacağını, sosyalizme ancak demokrasi yolundan geçilebileceğini ve sosyalizmin ancak demokrasinin gelişmesiyle gerçekleşebileceğine inanıyoruz.
Amacımız halkı daha bugünden demokrasinin mimarı haline getirmek, toplumun her alanını demokratikleştirmek, halkın katıldığı demokratik bir rejimi hayata geçirmektir. Biz temel amaç olan sosyalizmin demokratik kültürünü bugünden toplumda olabileceğince yaygınlaştırmaya çalışacağız.


Demokrasiyi kazanmanın önünde güçlü bir baraj var. Emperyalizmin ve büyük tekelci sermayenin tam desteğine sahip olan ANAP yönetimi, Evren ile ve ordu üst yönetimi ile işbirliği içinde, hem kaba kuvvete ve tehdide başvurmakta, hem de çeşitli kesimlerin çıkar ve beklentilerini, korku ve endişelerini kendi doğrultusunda kanalize edebilmektedir. Bu güçlü barajda gedikler açmak, demokratikleşme sürecini başlatmak, ancak geniş muhalefet güçlerinin demokratik işbirliği ile mümkündür.


Şimdi 1 Kasım’daki genel seçimlerde demokratik bir sonuç alabilmek için böyle bir işbirliğini yaşama geçirmek zorunludur. Demokratikleşme açısından kritik bir dönemdeyiz. Seçimlere katılma hakkına sahip demokratik nitelikte muhalefet partileri arasında bir seçim ittifakı kurulabilir. Bu muhalefet partilerinin programlarında asgari demokratik müşterekler vardır. Devrimci solun, sendikaların, öteki meslek örgütlerinin, aydınların asgari istemleriyle bunların demokratik müşterekleri çakışmaktadır. Biz demokratikleşmeyi başlatmanın ve bunun önünde ciddi bir engel olan ANAP’ı yenilgiye uğratmanın, bugünkü koşullardaki tek yolu olarak gördüğümüz böyle bir seçim ittifakını var gücümüzle destekleyeceğiz. Bütün seçmenleri 1 Kasım’da ANAP’a oy vermemeye, oylarını demokrasiden yana muhalefet partilerinde yoğunlaştırmaya çağırıyoruz.


Giderek daha geniş çevrelerin baskı politikasıyla çözülemeyeceğini görmeye başladığı Kürt sorununu program tasarımızda yazılan barışçı demokratik ve adil bir çözümün getirilmesi güncel bir önem taşıyor.


Partimiz sekter, içine kapanık bir parti olmayacaktır. İşçi sınıfını yalnızca kendimizin temsil ettiği, gerçeğin yalnızca bizim tekelimizde olduğu iddiasında değiliz. Öteki politik güçlerin, aydınları, emekçilerin görüşlerinden her zaman yararlanmaya çalışacağız. Türkiye’nin sahip olduğu barışçı, demokratik ve hümanist fikir potansiyelinin politik sisteme, parlamentoya, ülke yönetimine yansıtılması için çaba göstereceğiz.


Canlı bir tartışmadan yanayız. Bunun için eskiden çok daha belirgin olarak partimize demokrasi, iç yaşamın vazgeçilmez normu olacaktır. Dışımızdaki güçlerle her zaman yapıcı bir görüş değiş tokuşundan yana olacağız. Ülkemizin özgürce, uygarca bir politik tartışma kültürüne, yeni bir demokrasi kültürüne ihtiyacı vardır. Ülkenin sorunlarına çözüm bulma konusunda sonuç almaya yönelik diyalog ve ortak fikir üretmekten başka solu bir araya getirecek, demokrasi güçleri arasında mutabakat sağlayacak bir yol yoktur. Bu nedenle, yeni programımızı daha tasarı halindeyken kamuoyuna açıklıyor ve herkesle tartışmak istiyoruz. İktidara gelince de, uygulayacağımız politikaları önceden halkımızla, işbirliği yaptığımız politik güçlerle tartışmak her zaman ilkemiz olacaktır.


TBKP, komünizmin temel ilkeleri çerçevesinde yapıcılık, gerçekçilik, eleştiricilik, birleştiricilik ve demokratlığın daha bir dizi öğesiyle belirlenen çağdaş bir kimlikle ve ülkemiz komünist ve işçi hareketinin 1920’den bu yana bütün devrimci mirasına sahip çıkarak politik mücadelede yerini alacaktır. Komünist partinin yasaklı tutulması, 141 ve 142. Maddeler, partilerimize yönelik tutuklamalar Türkiye’nin ayıbıdır.


Evre-Özal rejimi, TKP ile TİP’in birleşmesini ve komünist hareketin rolünü arttırmasını önlemek için her iki partiye yönelik bir saldırıya girişmektedir. Bütün demokrasi güçlerini ve Basını bu saldırılara karşı tutum almaya çağırıyoruz.


Yeni programımızı olanaklı en güçlü etkinlikte yaşama geçirebilmek için TBKP daha şimdiden çalışmaya adaydır.

 

Behice Boran Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı, 
Haydar Kutlu Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri. 

 

Brüksel Toplantısında Boran: “Birlik Kaçınılmazdı”

 

TİP ve TKP’nin birleşmesine ilişkin Brüksel’deki Basın Toplantısını başlatan Behice Boran şöyle diyordu: 


(...) Ben bugün, buraya maalesef hastalanmış olarak geldim. Rahatsızlığım kalpten. Ama bu kadar önemli bir toplantıda bulunmamazlık edemezdim. Onun için geldim. Niyetim sonuna kadar kalmak ve tartışmalara katılmak. Ama kalabilir miyim kalamaz mıyım bilemem. Kalamazsam ve tartışmalara katılamazsam bağışlamanızı dilerim. 


(...) Boran Basın Toplantısının sonuna kadar kaldı ve tartışmalara katıldı. Toplantı da sorulan sorulara verdiği yanıtlarda şunları söyledi: “ Birlik fikrine çok demeyeyim ama oldukça eski bir zaman da gelindi. Birlik gerekli midir, değil midir diye bir tartışma yapılmadı. O gereklilik baştan sorgusuz sualsiz kabul edildi iki tarafça (...) Baştan itibaren konuştuğumuz birleşmenin en sağlam şekilde meydana getirilmesi en sağlam, en doğru biçimde birleşme nasıl olur? Bu soruya cevap aradık. Onun için en sağlam bir ideolojik ve politik temel oluşturmaya çalıştık. Bu temel esasen vardı. Zaten birliğin akla gelişi ve birliğin verimli sonuçla bitişi bundan dolayıdır. Nesnel olarak iki partinin arasında ideolojik ve politik açıdan yakı bir benzerlik ve hatta bir özdeşlik vardı. Ondan dolayı, ‘neden birleştiler, niçin birleşme gereği duydular’ bir sual yerine ‘ niye baştan beri birleşmediler’ diye sormak icap eder.


Boran konuşmasını şöyle sürdürdü: (...) Türkiye kanımızca çok uzak olmayan bir gelecekte, ama pekte uzak olmayan bir gelecekte Türkiye Birleşik Komünist Partisi’ne legal olmak, yasal parti olmak fırsatını verecektir. İktidarlar istemese de, tercihleri olama da (...) Çünkü eskiden beri söylemişizdir parlamentoların oluşturduğu ve geçirdiği kanunlardan ziyade toplumun kendi nesnel gelişme kanunları ağır basar. Türkiye sevinebiliriz ki, demokratik bir ülke olmaya, demokrasinin gelişmesini gerçekleştirmeye mahkûmdur diyebiliriz. Bu güzel bir mahkûmiyet ama! Böyle mahkûmiyet dostlar başına. Bu anlamda adayız legal parti olmaya.”

Behice Boran’ın Ölümü

 

Brüksel Basın Toplantısından 3 gün sonra, 10 Ekim 1987’de Behice Boran geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. 
Behice Boran için 15 Ekim 1987 günü 11.00’de Brüksel’deki Belçika-Sovyet Dostlukevi’nde bir tören yapıldı. 

Nihar Sargın, (...) Törende ben konuştum, Nabi([Yağcı-Haydar Kutlu)konuştu, Belçika Komünist Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı konuştu, Server Tanilli, TSİP Genel Başkanı Ahmet Kaçmaz konuştu. Dünya Barış Konseyi ve Avrupa Parlamentosu Komünist Grubu’nun da çok üst düzeyde temsil edilerek konuştuklarını hatırlıyorum.”

 

Cenaze Töreninde  Nabi Yağcı (Haydar Kutlu)nun Yaptığı Konuşma

Görevini yerine getirmenin huzuru içinde son yolculuğunda rahat uyu. Bize emanet ettiğin büyük sorumluluklara uygun davranacağımıza emin olabilirsin.
TİP’li ve TKP’li yoldaşlar olarak birlikte, el ele, yürek yüreğe senin emek verdiğin TBKP’ne varacağız, birleşik kongremizi sana armağan edeceğiz.
Senin politik yaşamına adadığın, barış, ulusal bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde, 1920’lerden bugüne gelen işçi sınıfımızın devrimci partisi, Türk ve Kürt halkımızın ayrılmaz bir parçası olarak TBKP’yi daha da güçlendireceğiz. Solun en geniş birliği için gerekli her çabayı harcayacağız. Demokrasi güçlerinin birliği için aralıksız çalışacağız.


Gözün arkada kalmayacaktır. 
Saflarında Boran yoldaş gibi bir yoldaşımızın da olmasından onur duyduğum Türkiye Komünist Partisi adına ve kendi adıma tüm TİP’li yoldaşlar, onun yandaşlarına, Boran yoldaşın yakın çalışma arkadaşlarına, ailesine, yakınlarına ve tüm dostlarına, hepinize baş sağlığı dilerim.


Acımız tek bir partinin üyelerinin duyduğu ortak acıdır. 
(...) Boran yoldaş, son sözlerinde yer aldığı gibi: tüm ilkesel konulara bağlılık temelinde Birlik, Yasallık, Kitlesellik. (...) Birlik yerine getirilecektir, yasallık kazanılacaktır, kitlesellik gerçekleşecektir. Bu taahhüt yerine gelecektir. Boran yoldaş rahat uyu.” 

 

Nihat Sargın’ın Cenaze Töreninde Yaptığı Konuşma

 

Sargın, ‘Boran’ın kişiliği ve çalışmaları üzerinde uzun boylu duracak değilim dedikten sonra’ (...) Boran yoldaşı hiç bir zaman kopmadığı ülkesine yolcu ediyoruz bu gün. O ülke ki, orada işçi sınıfının ve emekçilerin kurtuluşu için, öncelikle barış ve demokrasi için çetin bir mücadele sürüyor. O ülke ki orada, o ülkenin işçi sınıfı partisi, bu yaşamsal önemin bilinci içinde aralarında birlik sürecini olumlu sonuca ulaştırdılar ve TBKP’sinin temellerini attılar; Boran yoldaşın belirleyici katkısı oldu. (...) Boran yoldaş, sık sık tekrarlardın; komünist doğulmaz, komünist olunur ve komünist yaşanır, derdin. Sen komünist oldun, komünist yaşadın, son dakikana, son soluğuna kadar komünist kaldın. Güle güle. Mirasını değerlendireceğiz.”  


Behice Boran’ın cenaze töreninin organizasyonu ile ilgili iki partinin legal üye ve yöneticilerinden bir komite oluşturuluyor. Bu komite eski milletvekili ve politik göçmen olan Behice Boran için TBMM’de cenaze töreni düzenlenmesi için girişimlerde bulundular.

Boran’ın Cenazesi TBMM’de

TBMM Başkanı Necmettin Karaduman Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaretinde (...) Behice Boan’ın TBMM’de tören düzenlenmesine kendisinin müsaade ettiğini belirterek, ‘ölüye gösterilmesi gereken saygıyı gösterdik. Bu olay ölen kişinin fikirlerini paylaştığımızdan kaynaklanmamaktadır. Bilakis fikirlerini hiçbir zaman tasvip etmedim ve etmem de.”

 
Behice Boran’ın ölümü Türkiye kamuoyu ve Basını tarafından geniş yankı buldu. 11 Ekim’den başlayarak, gazeteler ve dergiler sayfalarının önemli bölümünü Boran’a ayırdı. Gazetelere ilanlar veriliyor. Hemen hemen bütün köşe yazarları Boran hakkında onun siyasi ve bilimsel çalışmaları, demokrasi mücadelesine yaptığı katkıları anlatan makaleler yazıldılar. 


Cenaze ile birlikte Avrupa Parlamentosu sosyalist ve komünist gruplarından temsilcilerin de Türkiye’ye gelerek yapılacak cenaze törenine katılacakları bildirildi. Boran’ın cenazesi Belçika Hava Yolları ile Atina üzerinden Ankara’ya gönderildi.


Bakanlar Kurulu kararıyla 16 Ekim’de TBMM’de tören düzenlendi. TBMM’deki törene Meclis Başkanı adına Özer Gürbüz ve Erdal İnönü, Bülent Ecevit, SHP, DSP, DYP yöneticileriyle birlikte iki bin kişi katıldı. 


18 Ekim’de İstanbul Zincirlikuyu’da toprağa verilen Behice Boran’ın cenazesine 20 bin kişi katıldı.

Bu 12 Eylül sonrası Behice Boranda simgeleşen sosyalist kimlikli ilk ve büyük yürüyüştü. Behice Boran’a veda yürüyüşü,  Komünist yasağının kalkması ve  Komünist Parti’nin  yasallaşması, 141-142’nin kaldırılmasının  güçlü ve cesaret verici  başlangıcı oldu.

Bilim insanı ve sosyalist politikacı kimliği ile tarihi varlık olarak hep yaşayacak.

 

 

Kaynak: Solda Yenilenme Deneyimi TİP-TKP Birliği ve Türkiye Birleşik Komünist Partisi
Belge Yayınları
Sayfa Sayısı : 704

http://www.dr.com.tr/…/Turkiye-Politik…/urunno=0001707468001



Bu yazı 1814 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI