Bugun...


Arif Ali CANGI

facebook-paylas
OHAL kararnameleri, olağan halde uygulanır mı?
Tarih: 28-11-2018 22:02:00 Güncelleme: 28-11-2018 22:02:00


 

20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL), 7 kez uzatıldıktan sonra 19 Temmuz 2018 tarihinde sona erdi, bu süre zarfında 37 ayrı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkartıldı. Bu OHAL kararnameleri ile yasalarda değişiklikler yapıldı, kurumlar kapatıldı, kamu görevlileri kamudan ihraç edildi ve diğer pek çok konuda her türlü düzenleme yapıldı.

OHAL kalktı ama KHK'leri ile tesis edilen işlemlerin halen yürürlükte olması içinden çıkılması zor sorunlara ve yoğun hak ihlallerine yol açmaya devam ediyor. Örneğin KHK ile kamudan ihraç edilen kamu görevlilerinin durumu başlı başına büyük bir hukuki sorun olarak karşımızda duruyor Sayıları yüz bini aşan kamu görevlileri "20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler" kapsamında, bir daha geri alınmamak üzere kamu görevinden çıkarıldılar. Haklarında usulüne uygun bir soruşturma yürütülmeden "terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı" oldukları kanaati ile  başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kapı dışarı edildiler. Bununla da kalmadı haklarında bir mahkumiyet kararı olmaksızın rütbeleri, unvanları, lisansları ve hatta pasaportları iptal edildi, sırf bu yüzden soruşturmaya tabi tutuldular. Darbe teşebbüsüyle hiçbir alakası olmayan, amasız fakatsız darbelere karşı duran pek çok kişi aynı yaptırıma çarptırıldı.

Aslında iki yıl süren OHAL’in kendisi ve askıya aldığı haklar yönünden tartışma konusu. Bu konuya değinmekte yarar var. Olağanüstü dönemlerde insan haklarının askıya alınması sınırsız bir yetki midir?  Anayasa’nın 15. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 15. maddesinde bu yetkinin hangi kriterlere göre kullanılabileceği düzenlenmiş. Anayasa’nın 15. maddesine göre:

“Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.”

AİHS’in 15. maddesine göre de:

“Savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde her Yüksek Sözleşmeci Taraf, ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla bu Sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir.” Sözleşmede ayrıca “bu tedbirlerin meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hali dışında yaşama hakkını düzenleyen 2. maddeye, işkence yasağını düzenleyen 3. maddeye, Kölelik ve Zorla Çalıştırma Yasağını düzenleyen 4. madde ile  kanunsuz suç ve cezanın olamayacağına dair 7. maddeye aykırı olamayacağı” da düzenlenmiş.  Kısacası Anayasa ve AİHS olağanüstü halde hakların kısıtlanması için "milletlerarası hukuka aykırı olmama" ve "durumun gerektirdiği ölçüde olma" şeklinde iki önemli sınır koymuş.

Darbe teşebbüsü sonrasında uygulanacak kamu hizmetinden çıkarma yaptırımının amacı ancak olağanüstü hale yol açan tehlikenin bertaraf edilmesi olabilir. Söz konusu yaptırımın sınırlarının da bu tehlikeyi bertaraf etmeye uygun olması ve yaptırımın konu, kişi ve zaman bakımından ortaya çıkan tehlikeyle illiyet bağının bulunması gerekir.  Anayasa ve AİHS'in bu düzenlemelerine rağmen; haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmadan, kişilerin kamu görevinden ihraç edilmeleri ciddi hak ihlallerine yol açmış, üstelik bu uygulamalar şu ana kadar denetlenememiştir. Olağanüstü İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun AİHM tarafından da iç hukuk yolu olarak kabul edilmesinin ardından,  mahkemeye başvurma hakkı Komisyonun karar vermesine kadar askıya alınmıştır, Komisyonun ne zaman karar vereceği de belirsizdir, tam bir keyfilik söz konusu.

OHAL süresince bu hukuki sorunlar halen aşılmadı. Şimdi çözülmesi gereken bir başka uyuşmazlıkla karşı karşıyayız; OHAL döneminde alınan tedbirler, olağanüstü hale konu tehlike ortadan kalktıktan,  olağanüstü hal bittikten sonra da devam edecek mi?   

OHAL döneminde yapılan kamu görevinden ihraç işlemleri OHAL kalktığı halde halen uygulanmaya devam ediliyor, haklarında mahkumiyet kararı olmadan kamudan ihraç edilmiş on binlerce kişiyi çok yakından ilgilendiren can yakıcı bu sorunun bir an önce çözümlenmesi gerekiyor. Peki nasıl olacak? Olması gereken sorunun siyasetle çözülmesi, Meclis’in alacağı kararla haksızlıkların bir an önce sonlandırılması, ancak yakın vadede bunun olabilme olasılığı yok gibi. Geriye, doğal olarak iş yargıya düşüyor.  Bu konu daha önceki OHAL ve Sıkıyönetim dönemlerinden sonra uyuşmazlık konusu olmuş, mahkemelerce kararlar verilmiş. Bunlardan iki ayrı yüksek mahkeme kararı ön açıcı olabilir. Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 07.12.1989 tarihli (E.1988/6 K.1989/4)  kararı ile sıkıyönetim işlemlerinin sıkıyönetim süresi içinde uygulanacağını benimsemiş. İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK)'nda özetle  "Sıkıyönetim komutanlarının istemleri üzerine işlerine son verilen memurların, diğer kamu görevlilerinin ve kamu hizmetlerinde görevli işçilerin, ilk kez kamu görevine girdikleri tarihte bu görev için yasa ve yönetmeliklerde öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olmaları koşuluyla, işlerine son verildiği bölgede sıkıyönetim kalktıktan sonra, kurumlarınca eski görevlerine iade edilmeleri gerekir" deniyor. Anayasa Mahkemesi'nin 10.01.1991 tarihli [1] ve 03.07.1991 tarihli[2] kararlarında; OHAL KHK'lerinin zaman bakımından uygulanmasına açıklık getiriliyor, özetle; "...Olağanüstü Hal KHK'lerinin Uygulanacağı Yer ve Zaman: Anayasa'nın 119., 120. ve 122. maddelerinde düzenlenmiş bulunan olağanüstü yönetimlerin tümü süre ve yer bakımından sınırlıdır. (...) Olağanüstü hal KHK'si çıkarma yetkisi olağanüstü hal süresiyle sınırlıdır. KHK ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak, geçerliklerini korumaları olanaksızdır..." denmektedir.

Her iki yüksek Mahkeme kararları birlikte değerlendirildiğinde, OHAL işlemleri ancak OHAL süresinde uygulanabilir.  Dolayısıyla; Mahkemelerce ya da Disiplin kurulları tarafından kamu görevinden çıkarma cezası verilmeyen kişiler hakkında OHAL KHK'leri ile düzenlenen  yaptırımların uygulanması mümkün değil. Yapılması gereken; olağanüstü hal döneminde çıkartılan kararnamelerle kamudan ihraç edilen kişilerin durumunun yeniden ele alınıp değerlendirilmesi, ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından haklarında mahkumiyet kararı olmayanların göreve geri çağrılmalıdır.

Siyasi iktidarın bugünkü hali göz önüne alındığından bu işin idari olarak çözümlenmesi olası gözükmüyor, onun için hak kaybına uğramış kişilerin daha önce çalıştıkları kurum ve kuruluşlara “OHAL sona erdiğine göre görevime başlamam için işlem yapılması” şeklinde bir başvuru yapmaları, istemlerinin  açıkça ya da zımnen reddedilmesi halinde, idari yargıda iptal davası açmaları gerekiyor.

Artık, olağanüstü halden kurtulmanın, “demokrasiye geçme”nin zamanı gelmedi mi? Belki de böyle böyle olacak, hak aramadan vazgeçilmemeli.


[1] AYM Kararı; E.1990/25 , K.1991/1 , RG: 5 Mart 1992 Tarih ve,  21162 Sayılı

[2] AYM Kararı; E.1991/6 , K. 1991/20 ,RG;  8 Mart 1992 Tarih ve   21165 Sayılı



Bu yazı 1159 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI