Bugun...



Uzun ekolojik devrim (II) / John Bellamy Foster

Öyleyse, zamanımız için gerekli ekolojik ve toplumsal devrimi nasıl ele alacağız? On dokuzuncu yüzyılda Engels toplumun doğa ile uyum içinde gelişmesi zorunluluğunu tek hakiki bilimsel bakış olarak vurgulamıştı: “Özgürlük, doğa yasaları karşısında düşlenmiş bir bağımsızlıkta değil, bu yasaların bilinmesinde ve bu bilme aracılığıyla belirli erekler için yöntemli bir biçimde kullanılması olanağındadır

facebook-paylas
Güncelleme: 10-12-2017 00:55:08 Tarih: 09-12-2017 13:48

Uzun ekolojik devrim (II) / John Bellamy Foster

Uzun ekolojik devrim (II)

John Bellamy Foster

 

Zamanımınız ekolojik ve toplumsal devrimi

(Birinci bölüm)

.Öyleyse, zamanımız için gerekli ekolojik ve toplumsal devrimi nasıl ele alacağız? On dokuzuncu yüzyılda Engels toplumun doğa ile uyum içinde gelişmesi zorunluluğunu tek hakiki bilimsel bakış olarak vurgulamıştı: “Özgürlük, doğa yasaları karşısında düşlenmiş bir bağımsızlıkta değil, bu yasaların bilinmesinde ve bu bilme aracılığıyla belirli erekler için yöntemli bir biçimde kullanılması olanağındadır

Bu, dış doğa yasaları için olduğu denli, insanın maddi ve manevi varlığını yöneten yasalar (gerçeklikte değil, olsa olsa kafamızın içinde ayırabildiğimiz iki yasa sınıfı) için de böyledir.”28 Dahası, doğanın zorunluluklarını aldatmak diye bir şey söz konusu değildir. Engels, kısa vadeli kazanımlar peşinde, daha geniş çerçevedeki sonuçları göz ardı ettiğinden, Bacon’cı “doğanın fethi” kurnazlığının (doğanın yasalarına sermaye birikimini teşvik etme yegâne amacıyla riayet etme) sonunun felaket olacağını savunmuştu. Bunun aksine “bilimsel sosyalizm”in amacı, doğayı fethetmek gibi beyhude bir girişim değil, insan özgürlüğünün maddi dünyanın dayattığı şartlarla uyum içinde ileri taşınmasıdır.29

Bugün, bu gibi sorunlara ve insanın bir bütün olarak doğal dünyayla kaçınılmaz bağlantısına dair artan farkındalık, bilim insanlarının agroekoloji, biyomimikri ve ekolojik esneklik sistemlerinde olduğu gibi daha sürdürülebilir kalkınma biçimleri aramasına yol açtı. Fred Magdoff ve Chris Williams, yeni kitapları Creating an Ecological Society’de (Ekolojik bir Toplum Yaratmak) yazdığı gibi, “Ekolojik bir toplumun en temel hedefi, bir yandan insan ihtiyaçlarını adilane bir şekilde karşılarken, diğer yandan biyosferin uzun vadeli esenliğini korumaktır.”30 Bu imkansız bir görev değil ama bilimin daha üst bir düzeyde geliştirilmesini gerektiriyor—salt özel sektör kârı için dünyanın ve üzerinde yaşayanların mekanik manipülasyonuyla ilgilenen bir bilim değil, canlı sistemlerini ve insan yaşamının kendisini teşkil eden karmaşık kolektiviteleri anlamaya çalışan ve bunlarla ilgilenen bir bilim. Bu, ekolojik planlama gerektirir ama bu da sonuç olarak ancak toplumsal ilişkiler özgürlüğü bir meta ekonomisindeki bireysel çıkar özgürlüğünden daha derin ve geniş ihtiyaçlar bağlamında algılayacak şekilde değişirse mümkün.

Bu, muhtemel sonuçları ne kadar yıkıcı olursa olsun, iklim krizi karşısında, insanlığın, uygarlığa karşı şu anki benzeri görülmemiş tehditleri ortaya çıkaran doğa ile ilişkisi karşısında aynı tutumları benimseyerek korku içinde kaçışmamamız gerektiği anlamına geliyor. Kapitalist kalkınmanın uzun vadeli ekolojik sonuçlarından, tümü de meta üretimini ve sermaye birikimini sonsuz şekilde büyütme amacına hizmet eden küre çapında daha fazla nükleer enerji tesisi inşa etme yönündeki Faust’çu müzakere yoluyla veya atmosfere ölçüsüzce sülfür partikülleri enjekte ederek kaçamayız. Teknik ve ekonomik açıdan uygulanabilir olmamalarının da ötesinde, bu gibi planlara, kaçınılmaz şekilde yol açacakları şiddetli, öngörülemez sonuçlar yüzünden de karşı çıkmalıyız. Örneğin, iklim krizine birincil bir çözüm olarak KYS teknolojisini savunmak (bu teknolojinin belirli bir seviyede olumlu rol oynayabileceği kuşkusuz), kaynaklarımızın muazzam bir miktarını—tüm ilave ekolojik ve toplumsal maliyetleri ve sonuçlarıyla birlikte, dünyanın tüm enerji altyapısını zorlayacak bir ölçekte—böylesi tesislere ayırmayı savunmak anlamına geliyor.31

İklim krizine toplumsal ilişkilerin kendisinde devrimler yaratarak çareler bulmanın daha iyi ve daha hızlı yolları var. Dahası, çevre sorununa, başka gezegensel sınırlar olduğu fikrini göz ardı ederek, hatta reddederek, yalnızca iklim değişikliği çerçevesinde odaklanan ve çözümü salt teknolojik gören sözüm ona sosyalist herhangi bir yaklaşım, izan yoksunluğunun göstergesidir. Tarihsel gerçekliğin şu an bize dayattığı meydan okumanın hakkını verecek yeni, daha geniş bir özgürlük alemini benimsemeyi reddetmek demektir.32 İnsanlık yirmi birinci yüzyılda, bifosferik gerçekliklerle uyum içinde daha kolektif ve sürdürülebilir üretim ve tüketim biçimlerini benimsemeden gelişmeye devam edemez.

Burada, günümüzün tekelci finans kapitalizminin israf üzerine kurulu olduğunu görmek önemli. Üretimin daha büyük bir kısmı, askeri harcama, pazarlama giderleri ve planlanmış eskitme dahil her ürüne yedirilen faydasızlıklar gibi biçimlerde, olumsuz (veya özellikle kapitalist) kullanım değerine çarçur ediliyor. Her zamankinden fazla anlamsız ve yıkıcı “malların” tüketimi, insanların gerçekten isteyip ihtiyaç duyduğu tüm o şeylerin bir ikamesi olarak sunuluyor.33 Gerçekten de, Marksist iktisatçı Paul A. Baran, “tekelci kapitalizm kültürüne batmış insanlar ihtiyaçları olan şeyi istemezler ve istedikleri şeye ihtiyaçları yoktur,” diye yazmıştı.34 Gıda, barınma, giyim, temiz su, temiz hava vb. gibi en temel fiziksel gereksinimlerin ötesinde, bunlar sevgi, aile, topluluk, anlamlı iş, eğitim, kültürel yaşam, doğal ortama erişim ve her bireyin eşit ve özgür gelişimini içerir. Kapitalist düzen, tümü de daha fazla kâr ve gelir ve de refah uçurumunun artırılması amacıyla, temel olmayanlara yönelik akıl çelici bir arzu oluşturmak için temel ihtiyaçlara yönelik malların suni bir kıtlığını yaratarak, bu ihtiyaçların tümünü şiddetli bir şekilde sınırlandırır veya çarpıtır. Birleşik Devletler şu anda tek başına yılda bir trilyon dolardan fazla parayı orduya ve pazarlamaya ayırmaktadır—ikincisi insanları aksi halde satın almayacakları şeyleri satın almaya teşvik etmeyi amaçlar.35

Mevcut gezegensel ekolojik krizin teknolojik değişim ve inovasyon gerektirdiğine kuşku yok. Güneş ve rüzgâr enerjisindeki gelişmeler ve fosil yakıtlara diğer alternatifler ekolojik denklemin önemli bir parçası. Ancak, gezegensel acil duruma yanıt üretmek için gerekli olan tüm teknolojilerin yeni olduğu veya tek başına teknolojik gelişmenin yanıt olduğu doğru değil. Akıllı makinelerin yarattığı harikaları dışarıda tutarsak, küresel ekolojik krize kapitalist toplumsal ilişkilerle uyumlu hiçbir çözüm yok. Somut her ekoloji savunması, sermaye birikimi mantığına karşı çıkmaya dayanmalıdır. Bir ‘toplumcu kapitalist’ türde devreye girecek herhangi bir devlet müdahalesi de işi halledemez. Bunun yerine, dünyanın ihtiyaçlarına uygun bir uzun ekolojik devrim, hem doğanın hem de insan emeğinin kapitalizmdeki yabancılaşmasına karşı çıkarak doğa ile olan insan-sosyal metabolizmasını değiştirmek anlamına gelecektir. Hepsinin ötesinde, ekolojik koşulları gelecek nesiller için koruma kaygısı içinde olmalıyız—sürdürülebilirliğin gerçek tanımı budur.

Bu duruş noktasından, çok fazla şey şimdi yapılabilir, eğer insanlık kendisini ekolojik bir toplum yaratacak şekilde harekete geçirirse…36 Tekelci finans kapital rejiminin özündeki muazzam israf dikkate alındığında, ki üretim yapısının tam özüne nüfuz etmiştir, hem insan özgürlüğünün alanını genişletecek hem de Dünya Sistemi krizinin dayattığı gerekliliğe hızla uyum sağlamaya imkan verecek devrimci korumacılık biçimlerini uygulamak mümkündür. Karbon emisyonlarını ciddi şekilde düşürmek, boyut olarak mevcut dünya enerji altyapısına denk veya onu geçecek küre çapında bir KYS altyapısı inşa etmekten çok daha etkili ve uygulanabilirdir. Karbon emisyonlarını hızlı, devrimci bir şekilde azaltmak, tüm gezegenin jeomühendisliğine girişerek yaşamın ve insan uygarlığının çeşitliliğine yeni tehditler yaratma riskinden çok daha akla uygundur.

Ekolojik Marksizm, bir bütün olarak insanlığı, kendi dünyasını yeryüzü ile uyum içinde ekolojik temellere dayandırmaya çağırarak, insan özgürlüğü ve yaratıcılığı için kat kat fazla imkân sunmaktadır. İklim değişikliğinin ötesine bakıp kapitalizmin “doğanın fethi” tehdidi altındaki sayısız gezegensel sınırlar görüldüğünde, küresel bir teknolojik düzeltmeye dair daha da saçma gelen vaatler, yalnızca elit bir siyaset ve elit bir yönetim ile sonuçlanabilir. Bu, sınıf egemenliğinin bir yolu olarak doğanın insan tarafından boyunduruk altına alınmasına yönelik son çağrı, nihai güç zehirlenmesidir. Bu gibi Prometeci görüşler, çağımızın toplumsal ve ekolojik krizinin gerçekliğinden—esasen mevcut üretim ilişkilerinde devrimci değişimlerin kaçınılmaz olduğu gerçeğinden—kaçınmak için tasarlanmıştır. Üretici güçleri modernleştirmek yeterli değildir; daha önemlisi sürdürülebilir insan gelişimi için koşulları oluşturmaktır. Toprağı işlemenin yerli ve geleneksel biçimlerinden çok şey öğrenilebilir: insan toplumu kapitalizm altında toprağa yabancılaştığından, daha az yabancılaşmış toplumlar daha sürdürülebilir bir varoluş ortaya koymaya dair önemli fikirler sunmaktadır.

Hem sol hem de sağdan gelebilecek eleştiriler, ekolojik bir devrim için “çok geç” olduğunu söyleyebilir. Buna verilecek yanıt, Magdoff ve Williams’ın incelikli bir şekilde belirttiği gibi, şudur:

Ne için çok geç? Daha iyi bir dünya için mücadele etmek, dünyayı olduğu gibi ele almak ve onu dönüştürmeye çalışmaktır. Ekolojik ve siyasi şartlar ve trendler birçok bakımdan ümitsiz olsa da çevreyi veya toplumsal koşullarımızı daha da kötüleştirmeye mecbur değiliz… Ne yaparsak yapalım tüm olumsuz etkileriyle belirli miktarda bir küresel ısınma yaşanmaya devam edecek… Ancak daha da bozulmuş, türler açısından daha da yoksullaşmış ve kalan türlerin durumunun daha da kötüleştiği bir yeryüzüne doğru kayışı durdurabiliriz. Muazzam miktardaki kullanılabilir durumda insani ve maddi kaynağı, ekonomiyi herkesin yararına yönlendirecek şekilde kullanabiliriz. Ekolojik bir toplum şu an masada olmayan, kapitalizmin beceremeyeceğini tekrar ve tekrar gösterdiği her şeyi yapmamıza olanak tanıyacaktır: yani herkese kendi potansiyelini tam olarak gerçekleştirme olanağı tanımaya.37

Fakat bunlara ulaşmak için, “işlerin olağan akışından” yani mevcut sermaye mantığından kopmanız ve temelden farklı bir toplumsal metabolik yeniden üretim sisteminin yaratılmasını hedefleyen tamamen farklı bir mantığa geçmeniz gerekir. Küresel çevrenin ve—sınıf, cinsiyet, ırk ve etnisite ile bölünmüş—insanlığın çoğunun, sırf fethedilecek, el konulacak ve sömürülecek nesneler sayılması dahil, doğaya ve insan emeğine yüzlerce yıllık yabancılaşmayı aşmak, en asgarisinden uzun bir ekolojik devrim gerektirir; mecburen zaferler ve yenilgiler, sürekli yenilenen uğraşlar içeren ve gerçekleşmesi yüzyıllar sürecek bir devrim. Yine de bu devrimci bir mücadeledir; şimdi ekososyalizm doğrultusunda dünya çapında bir hareketle başlaması gereken, daha en başından sermayeye sınırlar koyabilen bir devrimci mücadele. Bu başkaldırı kaçınılmaz şekilde kendi itici gücünü, ekonomik ve ekolojik krizlerin işçi topluluklarının ve kültürlerinin kolektif direnişi ile birleşmesinden—özellikle küresel Güney’de halihazırda ortaya çıkmakta olan yeni bir gerçeklik—meydana gelen bir çevre proletaryasında bulur.38

Önümüzdeki uzun ekolojik devrimde, dünya mecburen bir dünyevi mücadeleden diğerine ilerleyecek. Antroposenin ilerleyişi bize bir şey söylüyorsa, bu da insanlığın, azınlığın yararına ekonomik kazanç peşindeki bir dar kafalılığın, gezegenin biyojeokimyasal döngülerinde ölümcül bir yarılma yaratma kabiliyetinde olduğudur. Bu nedenle başka bir yol bulmanın zamanı gelmiştir: sürdürülebilir insan gelişiminin bir yolunu. Zamanımızın devrimin bütün anlamı budur.38

28 Marx and Engels, Collected Works, vol. 25, 105.

29 Marx and Engels, Collected Works, vol. 25, 461–63.

30 Fred Magdoff and Chris Williams, Creating an Ecological Society (New York: Monthly Review Press, 2017), 247.

31 Karbon yakalama teknolojisi büyük ihtimalle karbon yakalama ve depolamalı biyoenerji (BECCS) biçiminde etkili olacak.

32 Özgürlüğün zorunlulukların ayırdına varılması olarak kavranması Marksist teorinin özüdür. İlkin Hegel’in Mantık eserinde geliştirilmiş bu fikir Engels tarafından Anti-Dühring’de tarihin materyalist kavranışına yedirilmiştir. Bkz. Marx and Engels, Collected Works, vol. 25, 105–06.

33 John Bellamy Foster, “The Ecology of Marxian Political Economy,” Monthly Review 63, no. 4 (September 2011): 1–16.

34 Paul A. Baran, The Longer View (New York: Monthly Review Press, 1969), 30.

35 Askeri harcamalar için, bkz. John Bellamy Foster, Hannah Holleman, and Robert W. McChesney, “The U.S. Imperial Triangle and Military Spending,” Monthly Review 60, no. 5 (October 2008): 1–19. Pazarlama için, bkz. Michael Dawson, The Consumer Trap (Urbana: University of Illinois Press, 2005), 1. Bu yazılar yazıldığından bu yana askeri harcama ve pazarlamada toplam tutarlar devasa artış göstermiştir.

36 Ekolojik devrimin sunduğu olanaklar için, bkz. Fred Magdoff and John Bellamy Foster, What Every Environmentalist Needs to Know About Capitalism (New York: Monthly Review Press, 2011), 124–33; Magdoff and Williams, Creating an Ecological Society, 283–329.

37 Magdoff and Williams, Creating an Ecological Society, 309–10.

38 Çevre proletaryası konsepti için, bkz. John Bellamy Foster, Brett Clark, and Richard York, The Ecological Rift (New York: Monthly Review Press, 2010), 398–99, 440–41.

Çeviri: Serap Şen

Kaynak: https://monthlyreview.org/2017/11/01/the-long-ecological-revolution/




Kaynak: Dünyada çeviri-Serap Şen

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1590 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Çeviri Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI