Bugun...



Türkiye, Kürtleri kaybediyor!/dihaber-Kenan Kırkaya

Kenan Kırkaya /dihaber'deki yazısında;'ABD ve Rusya gibi uluslararası güçler değişen Ortadoğu dengelerinde Kürtlerle ittifak yapmak için birbiriyle yarışırken, Kürtlerin tarihsel olarak ittifak kurduğu Türkiye, son dönemlerde geliştirdiği politikayla Kürtleri kaybediyor' diye yazdı

facebook-paylas
Tarih: 04-05-2017 12:50

Türkiye, Kürtleri kaybediyor!/dihaber-Kenan Kırkaya

Türkiye, Kürtleri kaybediyor!

Kenan Kırkaya /dihaber

ABD ve Rusya gibi uluslararası güçler değişen Ortadoğu dengelerinde Kürtlerle ittifak yapmak için birbiriyle yarışırken, Kürtlerin tarihsel olarak ittifak kurduğu Türkiye, son dönemlerde geliştirdiği politikayla Kürtleri kaybediyor. İktidarın, Kürtler arasındaki çelişkilere yaslanarak bir kesimiyle ittifak kurup diğerlerini tasfiye etme girişimi de ters tepti.

 

Son yıllarda Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler dengeleri değiştirdi. Bir yandan sorun yaratan, bölgenin çok kimlikli, çok kültürlü yapısıyla çelişen ve tekçiliğe dayanan, otoriter “ulus devlet” yapılanmaları dağılmaya başlarken, öte yandan geçtiğimiz yüzyılın başında Kürtleri 4’e bölerek geleceksizliğe mahkum eden uluslararası güçler, pozisyonlarını yeniden revize etmek zorunda kaldı. “Halkların özgürlüğü” lehine değil daha çok kendi çıkarlarına göre bu değişime giden büyük güçler, geçmişten farklı olarak bu dönem Kürtlerle ittifak geliştirme anlayışına yöneldi.

 

ABD VE RUSYA KÜRTLERLE İTTİFAK YARIŞINDA

 

1990’lı yıllarda Federe Kürdistan Bölgesi ile Suriye savaşından sonra da Suriyeli Kürtlerle ittifak geliştirmeye çalışan başta ABD ve Rusya olmak üzere bu ittifakta Kürtleri yanlarına almak için çaba göstermeye başladı. Bu durum Rusya ve ABD arasında bir yarışa da dönüştü aynı zamanda. Uluslararası güçlerin Kürtleri ittifak arayışlarının vazgeçilmezi haline getirmesinin temel sebeplerinin başında, Kürtlerin yeni yüzyıla örgütlü ve hazırlıklı girmeleri gelirken, dünyanın başına bela olan DAİŞ barbarlığına karşı en etkili mücadeleyi yürütmeleri de etkili oldu. Bu noktada her iki güç de Kürtlerle ilişkilenmek ve ittifak geliştirmek zorunda kaldı.

 

TÜRKİYE İSE KÜRTLERİ KARŞISINA ALIYOR

 

ABD ve Rusya, Kürtlere dayanarak bölgedeki etkinliklerini artırmaya çalışırken, Kürtlerin tarihsel olarak ittifak kurduğu Türkiye ise, Kürtleri karşısına alarak, etkinlik ve hareket alanını kısıtladı. En son Rojava ve Şengal’e yönelik geliştirilen hava saldırıları, Kürtlerin genelinde “Türkiye bize saldırıyor” duygusunu oluşturdu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suriye’nin en etkili gücü olan PYD’yi “can düşmanı” olarak nitelendirmesi ve Kürtlere karşı, MHP’nin sloganı haline gelen, “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözleri, Kürtlerdeki bu duygu kırılmasını daha da derinleştirdi.

 

Üstelik son iki yıldır Kürtlere yönelik yürütülen politikalar da, bu ilişkiyi çok daha kırılgan hale getirdi. Özellikle Kürt kentlerine yönelik ağır silahlarla yürütülen operasyonlar, geçmişten beri gelen Kürtlerin devletle olan ilişkisine çok ciddi darbe vurdu.

 

ÖCALAN YENİ BİR KÜRT-TÜRK İTTİFAKI ÖNERMİŞTİ

 

Oysa PKK Lideri Abdullah Öcalan, 1071 Malazgirt, 1514-17 yılları arasında Çaldıran, 1919 yılındaki Erzurum ve Sivas kongreleri örneklerinden hareketle, yeni yüzyılda yeniden bir Kürt-Türk ittifakı önerisinde bulunmuştu. Öcalan değişik tarihlerde yaptığı kimi açıklamalarda ve yazdığı kitaplarda “doğal ittifak, doğal müttefik” olarak nitelendirdiği Kürt-Türk ittifakına geniş bir perspektiften bakarken, kimi konuşmalarında şu değerlendirmeleri yapmıştı:

 

BU İTTİFAK OLMASAYDI NE TÜRKİYE NE OSMANLI OLURDU!

 

“Ben buradan Türkiye halkına da seslenmek istiyorum. Bizim halklarla bir sorunumuz olamaz. Bizim sorunumuz, Kürtlere tarihsel haksızlığı yapan statükocu güçlerledir. Bu vesileyle değinmek istediğim önemli bir konu daha var; 1071’den bugüne kadar gelen tarih. Kürtlerin ve Türklerin birliktelik tarihini, 1071’den bugüne kadar gelen tarihi çok iyi inceledim, önemli değerlendirmelerim vardır. Herşeyden önce şunu iyi bilmek gerekiyor, Kürtler de Türkler de şunu bilmelidir ki; Kürt Türksüz Türk de Kürtsüz olmaz. Türkler, Kürtlerin düşmanlığını kazanırsa Anadolu’da barınamazlar, Anadolu’yu kaybederler. (…) 1071’den bugüne kadar gelen Kürt Türk ittifakı olmasaydı, bugünün Türkiyesi de olmazdı. Bu, 900 yıllık bin yıllık ittifak, Kürt-Türk ittifakı, çok tarihi, stratejik bir ittifaktır. Osmanlı’nın temelini atan, Osmanlıyı doğuran bu ittifaktır. Türkiye’nin temelini atan da bu ittifaktır. Bu birliktelik bu ittifak olmasaydı ne Osmanlı olurdu ne de bugünün Türkiyesi olurdu. 1071’den bu yana gelen tarih, aynı zamanda Kürtlerin ve Türklerin birliktelik tarihidir. 1071’deki bu ittifak sağlanmasaydı ne Çaldıran Savaş ne de Ridaniye savaşı kazanılırdı. Bu ittifak olmasaydı ne Malazgirt zaferi olurdu ne de son kurtuluş savaşı başarıya uğrardı. Kürt Türk ittifakının tarihi anlamı bu kadar önemlidir aslında. Cumhuriyetin kuruluşunda Kürtlerin ittifakı sağlanmasaydı bugünün cumhuriyeti de olmazdı.”

 

Hatta çözüm süreci ağırlıklı olarak bunun üzerinden gelişti. Erdoğan’ın 2005’te Diyarbakır’da yaptığı, “Kürt sorunu benim sorunumdur, daha fazla demokrasi ile çözülecektir” sözleri de bu sürecin gelişmesine katkıda bulunmuştu.

 

İSLAMCILAR DA KÜRT-TÜRK İTTİFAKINI SAVUNUYORDU

 

Bu düşünce AK Parti’ye yakın duran ve “yeni Osmanlı hayalini” kuran kimi kesimler tarafından da alıcı buldu. Özellikle Kürt komutan Selahattin Eyyubi’nin liderliğini bilen bu çevreler, bayraklaştırdıkları Filistin meselesinin de ancak “Kürt-Türk ittifakı ile sağlanacağına” işaret etmişti. Henüz çözüm devam ederken, Mavi Marmara organizasyonuyla dikkat çeken İHH Başkanı Bülent Yıldırım, “Kudüs ve Mescid-i Aksa için Diriliş Buluşmaları” adlı konferans serisinde yaptığı konuşmada bu duruma dikkat çekmişti. Yeni Akit gazetesinde yer alan habere göre Yıldırım, “Kürt ve Türk ittifakı Selahattin’i doğurur, Mescid-i Aksa’yı kurtarır. O yüzden çözüm sürecini tamamlayalım istiyoruz. Mescid-i Aksa’ya birlikte gideceksek tüm sorunları bitirmeliyiz” değerlendirmesinde bulunmuştu.

 

BARZANİ ÜZERİNDEN GELİŞTİRİLMEK İSTENEN MODEL

 

Ancak Türkiye yönetimi, bu Kürt-Türk ittifakını “Barzani üzerinden geliştirdiği” ittifak ile tamamlamaya çalıştı. Henüz çözüm süreci devam ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım 2013 tarihinde Mesut Barzani ile birlikte katıldığı Diyarbakır Mitingi, uluslararası medyada “Kürt-Türk ittifakı” manşetleriyle verildi. Erdoğan’ın ilk kez Kürdistan sözcüğünü kullandığı bu buluşmadan sonra Barzani ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya başladı. Ancak hemen ardından Barzani ile Türkiye’nin ortak yürüttüğü “Rojava karşıtı politika”, bu ilişkinin “bir kesimi tasfiye etmek üzerinden” kurgulandığı şeklinde değerlendirildi. En son Şengal’e yönelik hava saldırısında peşmergelerin de hayatını kaybetmesine rağmen Barzani’nin PKK’yi suçlaması kendi tabanında da tepkilere neden oldu.

 

KÜRTLER UZAKLAŞIYOR

 

Gelinen aşamada Türkiye, Barzani üzerinden üstelik PKK çizgisindeki Kürtleri tasfiye etmek üzerinden kurguladığı “ittifak” tutmazken, Şengal ve Rojava hava saldırılarıyla Kürtlerin Türkiye ile bağları daha da zayıflamaya başladı.




Kaynak: Kenan Kırkaya /dihaber

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1702 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Kürt halkı Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI