Bugun...



Sınırlarını aşan bir grup RASTAK

Rastak, ülkesinin sınırlarını aşmış küresel bir müzik grubu. Deneysel bir topluluk ve deneysel müzik yapıyor. Ezgiye ve söze sadık bir grup olarak kendilerini tanımlıyorlar. Derin bir kültürel ve tarihi arka plana sahip olan İran, Kürt ve Azeri müziğini geleneksel enstrümanlar ve modern ritimli formlarla yeniden yorumluyor.

facebook-paylas
Güncelleme: 17-08-2017 00:42:14 Tarih: 16-08-2017 23:57

Sınırlarını aşan bir grup RASTAK

Sınırlarını aşan bir grup RASTAK

Rastak, ülkesinin sınırlarını aşmış küresel bir müzik grubu. Deneysel bir topluluk ve deneysel müzik yapıyor. Ezgiye ve söze sadık bir grup olarak kendilerini tanımlıyorlar.

Derin bir kültürel ve tarihi arka plana sahip olan İran, Kürt ve Azeri müziğini geleneksel enstrümanlar ve modern ritimli formlarla yeniden yorumluyor. İran’ın dünyaca tanınan bu grubu esas olarak eski İran halk ezgileri üzerine çalışıyor. 

Farsça, Kürtçe, Azerice, başta olmak üzere İran’daki tüm dillerde şarkılar söyleyen grubun elemanları Kürdistan, Azerbaycan, Tahran, Kirman, Horasan gibi ülkenin farklı bölgelerinden. Grubun kurucusu, her şeyi ise Siamak. 

13’ü müzisyen 20’ye yakın elemanıyla, yirmi yıllık müzik serüvenine dört müzik albümü, film müzikleri, sayısız yurtiçi ve yurtdışı konser ile  ödüller sığdıran grup, günümüzde çokkültürlü müziğin de dünyadaki önde gelen temsilcilerinden.

Rastak’ın kurucusu Siamak Sepehri, gruplarını çokkültürlülüğün özeti olarak tanımlıyor. 

Siamak Sepehri ile Rastak’ın Doğu Kürdistanlı vokalistleri Farzad ve Behzad Moradi kardeşler Yeni Özgür Politika’nın sorularını yanıtladı. 

 

Öncelikle grubun oluşum sürecinden başlamak istiyoruz. Grup fikri nasıl ortaya çıktı?

Farzad Moradi: Rastak, 1997 yazında Siamak Sepehri tarafından kuruldu. Siamak, Behzad Pournaghi ve birkaç ortak arkadaşları ile birlikte, derin bir kültürel ve tarihi arka plana sahip olan İran halk müziği üzerine çalışmaya karar verdiler. Uzun bir geçmişe sahip bu unutulmaz ezgilerin çok değerli ve güzel olduğunu gördük. O kadar ki, doğdukları yerde bırakmak olmazdı onları. Müzisyenler olarak bundan büyük keyif aldık ve bu halk şarkılarının yeni ve daha kişiselleştirilmiş bir yorumunu sunmaya kararlıydık. Kendi çalışma ve projelerimizin ilk dinleyicisinin yine kendimiz olduğunun bilinciyle Rastak bu hazineyi daha geniş bir dinleyici kitlesi ile buluşturmayı arzu etti. Geçen yirmi yıl süresince, deneysel çalışmalarımız İran folklorunun ve içerdiği farklı kültürlerin sesle ilgili özelliklerine odaklandı; araştırmalar ve saha çalışmaları ile ilerleyen bu deneyimin meyveleri ise film ve tiyatro müziği besteleri, dört müzik albümü ve sayısız yurtiçi ve yurtdışı konser turu oldu.

 

Müzik yolculuğunuzu kuruluşunuzdan bugüne nasıl özetlersiniz?

Behzad Moradi: Grup oluştuğunda şöyle bir genel görüşümüz vardı: Malzeme hazır duruyor, tek yapmamız gereken onu bulmak, incelemek ve bu arada da öğrenmek. Uzun yıllara dayanan, hatta kimisi yüzlerce yıllık geçmişe sahip çok bilinen halk ezgileri ve şarkıları ile çalıştığımız için bu elbette hassas bir işti. İran farklı kültür ve dillerin bir arada olduğu bir ülke ve bu çeşitlilik iç içe geçmiş kimlik alanlarının yanı sıra sınırları net şekilde çizilmiş farklılıklar da yaratabiliyor. Ona sadece saygı duymakla kalmayıp aynı zamanda da performans ve manipülasyon açısından özgünlüğünün tek yargılayıcısı olmuş bir halk için müzikalitesini ve karakterini oluşturmuş olarak belirli bir bölgede uzun süredir yaşamakta olan müzik üzerinde çalışmak istedik. Bizim açımızdan en önemli olan şey ana ezgiye ve sözlere sadık kalmak oldu.

Deneysel bir topluluğuz ve süreç içinde hep yeni fikirler ortaya atıyoruz ve bunu bir ekip çalışması üzerinden yapıyoruz. Siamak çalışmanın beyni ve hiçbir düzenleme onun onayı olmadan nihayetlenmiyor. Ama o ve tüm topluluk daima yeni fikirlere açık, özellikle de yeni bir şarkı üzerinde çalışıyorsak.

Farzad Moradi: Aslında bu yirmi yıl boyunca olan şey giderek daha iyi aletlerle çalışmamız oldu. Şimdi ilk bakışta çok da önemli gelmeyebilecek olan şey, topluluğun tüm bu zaman zarfı boyunca dağılmadan giderek güçlenerek ve büyüyerek nasıl ayakta kaldığı. Bunun sırrı Siamak’ın (Manuchehr Sepehri) babasında ki kendisi Rastak’ın da babası olmuştur. Grubun insani ve mali ilişkilerini titiz bir şekilde idare etti.

 

İran’daki çok-kültürlülük sizi nasıl etkiledi ve gruba ne kattı?

Siamak Sepehri: Bizim için çokkültürlülük, her biri benzersiz bir özelliğe sahip çeşitli halk ezgilerinden oluşan bu hazinenin anahtarı. İran bir kültürler ve diller çeşnisi olmasaydı hangi malzemeye sahip olacağımızı hayal etmek bir şekilde kolay.

 

1997’de iki kişi ile birlikte kurduğunuz grup şu an epey kalabalık. Grupta kimler var? 

Behzad Moradi: Grupta şu anda on üç müzisyen var ama 10 kadar da çalışmalara doğrudan veya dolaylı katılan var. Siamak Sepehri kurucu ve direktör, tar çalıyor. Düzenlemelerde son söz ona ait. Farzad ve ben kardeşiz (vokalistleriz) ve Kirmanşah’tanız. Gruptaki arkadaşlarımız uzun süredir şehirde yaşıyor olsalar da orijinal olarak İran’ın farklı bölgelerinden geliyorlar ve farklı etnik kökenlere sahipler. Gruptaki arkadaşlarımız Kürdistan, Azerbaycan, Fars, Huzistan, Kirman, Mazenderan ve Horasan gibi bölgelerden ve kültürlerden geliyorlar. Bu bölge ve şehirlerin bazıları birbirinden yüzlerce mil uzak ve tamamen farklı coğrafi, dilsel ve kültürel özelliklere sahip. Kendi ayrı diyalektleri, gelenekleri ve müzikleri var.

Yeni projelere giriştikçe, yeni müzikal enstrümanlar ve bazı durumlarda yeni müzisyenlere ihtiyaç duyduk. Enstrüman çalmanın yanı sıra, birçoğumuzun başka sorumlulukları da var. Ben ve Farzad, yeni halk ezgileri bulmakla ilgileniyoruz. Aynı zamanda perküsyon parçaları da tasarlıyorum. Diğer üyeler medya ilişkileri, gerektiğinde yorumlama, halkla ilişkileri idare etme gibi farklı işlerle meşgul.
Rastak farklı insanların, farklı dillerin ve kültürlerin grubu. Bunun bir mesajı var mı?

Behzad Moradi: Her şeyden önce yapmaya çalıştığımız, esas olduğuna inandığımız karakteristiklere sahip kendi arzu ettiğimiz müzik dünyasını yaratmak. Tarihimizden ve dilimizden akıp gelen bir müziğin dinlenilmesi ve üzerine yorum yapılması. Bir ezgi üzerinde çalışmaya, onu güzel bulduğumuz için karar veririz. Temel motivasyonumuz budur. Bu şarkıların lokal virtüözler ve halk ozanları tarafından olası en özgün tarzda çalınıp söylendiğini biliyoruz; dolayısıyla onu farklı bir sesle, kendi sesimizle icra etmeye çalışıyoruz. Bu yıllarca süren çalışmanın ortaya çıkardığı sonuçlardan biri, kendi gündelik yaşamlarında çok az tesiri olan müzikle doğallığında hiç teması olmamış veya çok az olmuş dinleyicilerin sayısındaki aşamalı artış oldu. Bu dünyaya bir mesaj mı? Belki de… Belki her ses dünyaya bir mesajdır. Ve eğer öyle ise bunun neşe ve mutluluk dolu bir mesaj olmasına bayılmalıyız, çünkü Rastak’ta yaptığımız iş bizim için daima gerçek bir mutluluk kaynağı olmuştur.

 

Söylediğiniz şarkılar sizin mi yoksa halk müziğini mi yorumluyorsunuz?

Siamak Sepehri: Başlangıçta fikir geleneksel Fars halk müziğini toplamak; kaydetmek, dili, kültürü ve tarihi bir araya getirmek ayrıca geleneksel enstrümanları ve formları çağdaş ritimlerle birleştirerek küresel bir dinleyici kitlesi için yorumlamaktı. Yıllar içinde bu malzemenin çok değerli ve özlü olduğunu gördük ve tüm dikkatimizi ona vermemiz gerektiğini anladık. Kısacası, eski İran halk ezgileri üzerine çalışıyoruz. Kolay kısmı zaten popüler olan şarkılarla çalışmak, zor olan kısmı ise bunların bugün yaygın olan tarzda bestelenmiş olmayan ve daha geniş bir kitleye sunulabilmesi için dikkatle ele alınması gereken eski halk ezgileri olması.

 

Repertuvarınızı nasıl belirliyorsunuz? 

Siamak Sepehri: Daima çerçevemize en uygun ezgileri arıyoruz; güzel bulduğumuz ve arzu ettiğimiz şekilde değiştirebildiğimiz ezgiler ve şarkılar. Bu yüzden bu Rastak’ın doğuşundan bu yana devam eden kesintisiz bir süreç oldu. Onları tekrar ve tekrar dinledikten, estetik ve teknik olarak inceledikten sonra, şarkıların hazırlanması sürecine, diğerlerinden daha fazla katılan bazı arkadaşlarımız ile çalmaya başlıyoruz. Bu çalma seansları aşamalı olarak şarkının nasıl çalınması gerektiğini ve repertuvarımızın parçası olup olamayacağını belirlememize yarıyor. Şarkı az ya da çok hazır hale geldiğinde (çünkü daima değiştirilebilir) geribildirim almak ve ne şekilde değiştirilmesi gerektiğini bulmak için gösterilerimizde defelarca çalıyoruz. Sonraki adım onun bir sonraki albümümüzün şarkılarından biri olup olamayacağını belirlemek. Şu anki stratejimizde, ozanlarla veya söz yazarlarıyla çalışmak istemiyoruz çünkü bu şarkılar zaten eski halk ezgileri ve birçok durumda anonim söz yazarları var. Ama yerel müzisyenler ile virtüözlerin bize araştırma, sözlerin okunuşu, müzikal enstrümanlar ve çalma teknikleri gibi her konuda büyük faydası olmuştur. Bu yüzden yerel uzmanlarla çalışmak, üretim sürecimizin vazgeçilmez bir parçası.

 

Grup olmak kişisel üretkenliği engelliyor mu?

Siamak Sepehri: Grup kimisi en eski arkadaşlarımız olan sabit bir çekirdekten oluşuyor. Elbette yıllar içinde bir dizi arkadaşımızla yollarımızı ayırdık ve yeni müzisyenler katıldı. Şu anda çok yakın dostuz. Bizim bir grup olmamız bireysel üretimi asla engellemedi, çünkü bazı arkadaşlarımız başka müzik gruplarında da çalıyordu ve hala da çalıyorlar. Verdiğimiz sözleri yerine getirirsek bu asla bir tatminsizlik yaratmaz.

 

Rastak İran sınırlarının da ötesinde, farklı ülkelerde ilgiyle dinleniyor. Bu başarının sırrı nedir?

Siamak Sepehri: Teşekkür ederiz iltifatınız için. Umarız bunu gerçekten başarabilmişizdir! Bunda farklı faktörler etkili oldu. Günümüz dünyasında video çok etkili bir araç; genç müzisyenlerden oluşan bir grubun yerel ve bazen de ilkel müzik enstrümanlarıyla Batılı olmayan bir tarzda müzik icra etmesini, halk müziği çalmasını ve buna gerçek hayatta, bu müziğin çıktığı yerlerde olduğu gibi doğal bir tepki vermelerini izlemek sanırım hepimize ilginç gelebilir. Bu yüzden dünyanın dört bir yanında birçok insan için bu müzik, normal doğulu, özellikle de İranlı bireysel performanslardan ve de orkestra müziğinden bekleyebilecekleriyle kıyaslandığında egzotik gelmiş olmalı.

Esas kısmı ise halk müziğinin kendisi ile ilgili. Bu ezgiler zamanla sınandılar ve bunun bir anlamı var gerçekten; demek ki bir özleri ve ruhları varmış. Halk müziği her zaman o kadar güçlü bir ses ki, ne kadar uzak ya da yabancı olursa olsun, kendi gerçek dinleyicisini bulmuştur.

 

Dinleyiciden nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Farzad Moradi: Hem bizim adımıza hem de dinleyici kitlesi tarafından nasıl algılandığı konusunda çok az fark olduğunu görebilirsiniz. Bizim için İranlı dinleyicilerimiz ile Şilili dinleyicilerimiz arasında çok büyük fark yok; üç yıl kadar önce Santiago’daki bir dizi gösterimizde bunu gördük; hem de doğallığında birbirleri hakkında çok çok az şey bilebilecek, birbirine böylesine uzak iki millet…

 

İran’da nasıl bir ortam var?

Siamak Sepehri: İran halen genç bir nüfusa sahip ve benim açımdan bu nüfus, dünyanın geri kalanı ile ilişkilerin açıklığı ne olursa olsun, uluslararası sanat hareketlerine daima samimi bir ilgi beslemiştir. Sinemada, müzikte ve diğer güzel sanat dallarında, uluslararası düzeyde dikkatleri üzerine çeken çok büyük yetenekler gördük. Benim favori müzik albümlerim ve filmlerimden çoğu son yirmi yıl içinde üretildi. İran dünya ile ilişkilerini geliştirdikçe sanat ortamının da hareket kazandığını düşünüyorum. Devrimden bu yana büyük toplumsal değişimler yaşandığına inanıyorum ve bu değişimler İranlı sanatçıların içten merakı ile birleştiğinde, İran’ı sürekli olarak sanat dünyası ile daha kapsamlı iletişim kurmaya itiyor.

 

Kürtçe şarkılarınız da var mı? Hangileriniz daha ilgili?

Behzad Moradi: Farzad ve ben Kirmanşahlıyız ve Kürtçe anadilimiz; dolayısıyla Kürtçe müzik daima repertuvarımızın ayrılmaz bir parçası. Elbette bunun tek sebebi kökenimiz değil, Kürtçe müzik İran’da canlı ve hareketli ritimleri ile bilinir. Şahsen ben hepsini seviyorum çünkü geldiğim yerin hem ruhu hem de kültür ve gelenekleri ile güçlü bir bağ hissediyorum. Rastak’ta daima mümkün olabildiğince çok halk ezgisi dinleriz ve amacımıza en iyi hizmet eden özelliklere sahip olanları ararız. Bu yüzden bizim açımızdan Kürtçe veya Kürtçe olmayan bir ezgiyi seçmek bir tür kolektif aklın karar verdiği bir şeydir.

 

Kürtçe müzikte ve dünya müziğinde en etkili insanlar kimler veya kimlerden ilham alıyorsunuz?

Farzad Moradi: Neredeyse tüm İranlılar için Kürtçe müzik, müzisyen ve bestekarlar yetiştiren Kamkar ailesinin adı ile birlikte anılır. Hem Kürtçe hem de orkestra müziği üretme ve Kürt halk müziği icra etme anlamında yarım yüzyıldan uzun bir süredir en verimli grup oldular. Çocukluğumuzdan bu yana onların eserlerini takip ettik ve keyifle dinledik.



HABER VİDEOSU





Kaynak: yeni Özgür politika

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1734 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Röportaj-Analiz Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI