Bugun...

Fransız “Aralık olayları” üzerine ilk düşünceler Branko Milanovic

Fransız “Aralık olayları” üzerine ilk düşünceler

Branko Milanovic
15 Aralık 2018

 

Fransa’daki son olaylar üzerine hemen iki izlenimimi paylaşmak istiyorum. Fransa’daki bu olaylar, dışarıdan izlendiğinden daha dramatik.

İki izlenimden biri yeni, diğeri “eski”.

Özellikle de kırsal ve kentleşmemiş alanları ve görece mütevazı gelire sahip insanları vuran akaryakıt zammının bardağı taşıran son damla olması gerçekten de kazara. Yarattığı tepkinin sebebi, anladığım kadarıyla, tek başına artış miktarı değil. Daha çok, küreselleşmenin, neoliberal politikaların, maliyetleri azaltmak amacıyla üretimin yurtdışına çıkmasının, daha ucuz yabancı emekle rekabetin ve sosyal hizmetlerin kötüleşmesinin bedelini zaten eşitsiz ödediğini düşünen insanların, bir de üstüne iklim değişikliği konusunda elitist bir verginin bindirilmesi gibi görmesi, ki çok da haksız değiller.

Bu nokta, Jason Hickel ve Kate Raworth ile polemiğimde tartıştığım daha genel bir meseleyi yeniden gündeme getiriyor. Ekonomik büyüme karşıtlığı ve iklim değişikliği konusunda keskin bir şey yapmamız gerektiğini savunanlar, iş bu değişikliklerin bedelini kimin ödeyeceği sorusuna gelince sessizleşiyorlar. Jason ve Kate ile tartışmamda da söz ettiğim gibi, bunu savunanlar ciddiyseler, ortaya çıkıp Batılı kamuoyuna reel gelirlerinin yarıya inmesi gerektiğini söylemeliler ve ayrıca bunun nasıl başarılacağını da açıklamak zorundalar. Büyüme karşıtları açık ki böyle bir planın siyasi intihar olduğunu biliyorlar, bu yüzden üstü kapalı devam etmeyi ve özel olarak hangi vergileri yükselteceklerini ve insanların gelirlerini nasıl azaltmayı planladıklarını söylemeksizin, meseleleri, iklim değişikliği tedbirlerinden hepimizin etkilendiği ve ekonominin bir şekilde başarılı olacağı şeklinde sahte bir “toplumcu” söylem altında gizlemeyi tercih ediyorlar.

Şimdi Fransız isyanı ile gündeme gelen bu mesele aslında. Küreselleşme rüzgarlarından zaten örselenmiş Batılı orta sınıflar, iklim değişikliği vergisini ödemek istemiyor gibi görünüyorlar. Büyüme karşıtları, umuyorum ki şimdi somut planlarla ortaya çıkacaklar.

İkinci mesele ise “eski.” Siyasi elitler ile nüfusun önemli bir kesimi arasındaki uçurum meselesi. Heterojen partisi seçimden hemen önce kurulan Macron, aslında özünde ana akım karşıtı bir platform üzerinden seçilmişti. Ama politikaları en başından itibaren zenginleri kayırıyor ve bunlar nüfusun bu [protestocu, ÇN] kesimi tarafından bir çeşit Thatcherizm olarak görülüyor. Ek olarak, bu politikalar da çok elitistti. Çoğu zaman kamuoyunun ne düşündüğünü hiç umursamadan gündeme getirildi ve uygulandı. İç siyasetteki politikaları bu denli zengin yanlısı olan ve dolayısıyla Trump’ınkilerden pek de farksız olmayan ve “Jüpiteryen” bir başkan olduğunu kendisi de kabul eden Macron’un liberal İngilizce basında böyle rağbet görmesi tuhaf. Ama Macron’un (büyük oranda sözde kalan) uluslararası söylemi Trump karşıtı olduğu için, iç siyasette yaptıklarına da göz yumuluyor.

Hem üst sınıfları kayırması hem de zaman zaman absürtleşen başkalarına nutuk atma sevdası sonucu (12 yaşındaki bir çocuğa başkana nasıl hitap edilir diye dakikalarca laf anlatması gibi), anlaşılmaz bir aptallıkla kendisi ile sıradan halk arasındaki uçurumu daha da derinleştirdi. Halk katmanlarının politikacılardan bir nebze empatiyi her zamankinden çok beklediği böylesi bir dönemde, Macron, başarısız oldukları veya iş bulamadıkları için insanları azarlayarak (görünen o ki iş bulmak için caddenin karşı tarafına geçip aramak yetiyormuş), tam tersini yaptı. Hillary Clinton’ın Trump destekçilerine “acınacak durumda olanlar” (“deplorables“) demesiyle aynı hatayı işliyor. Destek oranının hızla dibi görmesi şaşırtıcı değil.

Aralık olayları bu koşullarda gerçekleşiyor. Ama daha da radikalleşme ve özgün amaçlarından saparak şiddete batma tehlikesi de var. 1968 Mayıs’ını hatırlıyor insan. Göstericilerin şiddeti ve büyük bir siyasi fırsatı kullanmayı becerememesi, De Gaulle’ü Baden-Baden’e kaçırttıktan sadece birkaç ay sonra, ona en büyük seçim zaferlerinden birini kazandırmıştı.

Kaynak: http://glineq.blogspot.com/2018/12/first-reflections-on-french-evenements.html



YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI