Bugun...

Cem Gurbetoğlu'nun, Türk-İş'in 1 Mayıs mitinginden izlenimleri

Cem Gurbetoğlu, Türk-İş'in Ankara'da düzenlediği 1 Mayıs 2017 mitingi ile ilgili izlenimlerini yazdı.

 

Dikkat yılan var!

 

Ankara’da 1 Mayıs’ta uzun yıllardır Türk-İş, DİSK ve KESK birlikte aynı alan

daydılar. Zaman zaman konfederasyon merkezlerinden aksi yönde çabalar olsa da, birlik bir şekilde sağlanırdı. Ancak bu yıl Türk-İş’in merkezden aldığı karar, tartışmaların önünü kesti. Haberimizde de dikkatleri çekmeye çalıştığımız gibi Türk-İş mitinginde iki farklı hava vardı. Bir yandan kıdem tazminatı hakkının gasbedilmesinin, işçilerin elinde 

kalan son hakkın da çalınması anlamına geldiğinin farkında olan işçiler; diğer yanda ise işçilerin mücadele ederek haklarını koruyabileceği fikrinden tamamen kopmuş, hükümetle arayı iyi tutup mevcudu koruyabileceğini düşünen Türk-İş yönetimi.

 

İşçi “kıdem tazminatı, kadrolu çalışma, sendikalı çalışma diyor”, kürsü “15 Temmuz” diyor. İşin ilginci, 15 Temmuz söylemi mitingde toplananlardan reaksiyon da almıyor. Buna rağmen ısrar ediliyor.

 

Dikkat çeken diğer bir nokta ise Türk-İş adına konuşan iki yöneticinin farklı tonda konuşması oldu. Genel Sekreter Pevrul Kavlak, 1 Mayıs 1977’de hayatını kaybedenleri hatırlatarak, “Bedel ödemeye hazırız” dedi. Kıdem tazminatı, düşük ücretler, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmaya karşı mücadele çağrısı yaptı. Genel Başkan Atalay ise, bu konularda hükümete “Yapmayın, etmeyin” diye yorumlanabilecek çağrılar yaptı. Atalay’ın 15 Temmuz vurgusu, sık sık “Ülke yoksa sendika da yok” demesi, ABD karşıtlığı soslu Türkiye’nin Suriye politikasına destek açıklamaları, 9 ayı geride bırakan OHAL’e dair tek kelime etmemesi dikkat çekti. Atalay, işçilerin sorunlarına her değindiğinde kitle karşılık veriyor, sloganlar, tek tek tepkiler yükseliyor, ancak Atalay hemen kısa kesip 15 Temmuz’a bağlıyor sözünü.

 

Atalay’ın bu tarzının yarattığı memnuniyetsizlik, hem işçilerin hem de Atalay’ın arkasında konuşmasını dinleyen sendika başkanlarının yüzünde açıkça okunuyor.

 

Özel istihdam bürolarına ilişkin düzenlemenin geçmesini adeta seyreden, AKP cenahıyla diplomasi yürütüp düzenlemeyi geri çektirmeye çalışan Türk-İş başarısız olmuştu. Atalay’ın konuşması, acaba kıdem konusunda da aynı yol mu izlenecek sorusunu akıllara getirdi. Denenmiş bir örnek var. Patronlar bastırıyor, işçi sendikaları seyrediyor, hükümet patronlardan yana tutum alıp yasayı geçiriyor. Şimdi aynısının olmaması için Türk-İş’in önce kendi üyelerini, sonra da diğer emek güçlerini harekete geçirmesi gerekiyor. Aksi “Aman bana değmesin” denilen yılanın Türk-İş’i sokmasıyla sonuçlanacak. Bakınız: ILO temsilciliği tartışması.



YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI