Bugun...



Nazım Alpman yazdı,Devrimci bir işçi daha: Şeref Yakın

Geçtiğimiz yaz Bülent Uluer’in mezarı başında bir konuşma yapan Ertuğrul Kürkçü “insan çok yaşayınca böyle çok fazla arkadaşının cenazesinde konuşma yapmak durumunda kalıyor” diye yakınmıştı. Bunu çok fazla hissedenlerden biri olarak bir veda yazısı daha şart oldu:

facebook-paylas
Güncelleme: 17-11-2017 01:05:32 Tarih: 16-11-2017 18:33

Nazım Alpman yazdı,Devrimci bir işçi daha:  Şeref Yakın

Devrimci bir işçi daha:

Şeref Yakın

Nazım Alpman

Geçtiğimiz yaz Bülent Uluer’in mezarı başında bir konuşma yapan Ertuğrul Kürkçü “insan çok yaşayınca böyle çok fazla arkadaşının cenazesinde konuşma yapmak durumunda kalıyor” diye yakınmıştı. Bunu çok fazla hissedenlerden biri olarak bir veda yazısı daha şart oldu:

1970’li yılların militan işçi önderi Şeref Yakın’ı 20 Ekim 2017 Cuma günü kaybettik. Şeref’in ölüm haberini aldığımda yurt dışında bulunuyordum. Cenazesinde bulunamadım. Ama onunla iki kez vedalaştık. Haydarpaşa Numune Hastanesindeydi. Beyin kanaması sonucu sol tarafını hareket ettiremiyordu. Ancak konuşmasında hiçbir sorun yoktu. İki kez ziyaret ettim. Sanki bir sonraki görüşmemiz evinde olacakmış gibi izlenim veriyordu. Çünkü felçli gibi değil de futbol maçında sakatlanmış da bir süre sonra ayağa kalkacakmış gibi görünüyordu.

Kişiliğinde var olan sakinliği ömrünün son anlarında da onunla birlikteydi. Ağır ağır konuşuyor, her sözünü bir yere oturtuyordu. Bu yüzden de ikna edici oluyordu.

Şeref Yakın eski bir Netaş işçisidir. 1975’te Netaş işyerinde kurulan işyeri sendikası Tek-Met-İş’ten (emekli polis şefi Muzaffer Gökçeoğlu’nun başkanı olduğu sarı sendika) ayrılıp DİSK Maden-İş’e geçilmesi sırasında Şeref Yakın montaj departmanının en önünde yer almıştı. İşçiler Maden-İş’te örgütlenince Şeref de Montaj Kısmı Baştemsilcisi olmuştu.

DİSK/Maden-İş ile Netaş (Northern Electric TAŞ) ilk toplu iş sözleşmesini 1976’nın ikinci yarısında imzaladı. O yıllarda “tabanın söz ve karar sahibi olma” ilkesi gereği imzalar atılmadan önce geniş bir toplantı yapılıp şartlar işçilere anlatılıyordu. Netaş’ta da böyle oldu. Ümraniye’de büyük bir düğün salonunda sendikanın merkez yöneticileriyle işçiler bir araya geldiler. Sözleşme şartları gayet iyiydi. Ancak işçiler “Greve çıkalım” diye diretiyorlardı. Mikrofona gelen herkes bağırarak konuşuyordu. Genel merkez yöneticileri işçileri ikna edemiyorlardı.

Gerilim giderek artıyordu. Şeref Yakın kürsüye geldi. Alabildiğine yumuşak bir sesle “Arkadaşlar” dedi. Bütün salon bir anda sustu. Onu duymak için sessizlik gerekiyordu, işçiler de kendilerinden birini dinlemek istiyorlardı. Şeref toplu sözleşme görüşmelerine katılmıştı. Bütün ayrıntıları biliyordu. Şöyle konuştu:

Bizim bu ilk toplu sözleşmemiz. İkramiye sayımız üç maaştan beş maaşa çıktı. Saat ücretlerimiz ise metalurji işkolunun en yüksek baremine ulaştı. İşçi sağlığı iş güvenliği kurulunun yarısı biz işçilerden oluştu. 1 Mayıs günü işyerinde fazla mesai çalışması yasaklandı. Hem ekonomik, hem de demokratik haklarımız işçi sınıfının en ileri noktasına erişti. Önümüzde daha çok sözleşme var. Hepsini tek seferde alamayız ki!”

Koca salon bir anda sustu. İşçiler Şeref’i anlamışlardı.

Genel Merkez yöneticileri rahat bir nefes aldılar. Çünkü bu sözleşmeyi bütün işkolu için basamak yapacaklardı. İleri haklar elde edilmişti. Örnek olarak gösterilecekti.

Şeref’in bu sükûnetini yıllardan sonra bir başka toplantı da İlhan Selçuk’ta görmüştüm. Karikatürcüler Derneği’nin geleneksel 1 Nisan yemeği yapılıyordu. Salonda bulunan ünlüler sırayla mikrofona davet ediliyordu. İlhan Ağabey sahneye geldiğinde alabildiğine yavaş bir sesle “Siz beni konuşma yapmak için çağırdınız ama” dedi:

Kimsenin dinleyecek hali yok!”

Bütün salon susmuştu.

Şeref Yakın yıllar öncesinden İlhan Selçuk yeteneğini kazanmış bir işçi önderiydi.

1970’li yılların sonlarına doğru Şeref Yakın baş temsilciliği alttan gelen bir arkadaşına devretti. Ancak içindeki militan ruh rahat değildi. 1979’da Ümraniye’den Maden-İş Genel Yönetim Kuruluna girecek işçi ile yer değişikliği yapıldı, Şeref üst yönetime seçildi. Bu seçim onun adına ağır sonuçlar doğuracaktı. Bir yıl geçmeden 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi geldi, DİSK ve bağlı sendikaların genel merkez yönetim, denetim ve onur kurulları tutuklandı. Şeref beş yıl tutuklu kaldı. O içeri girdiğinde ilkokula başlayan kızı tahliye olduğunda diplomasını almıştı.

Davutpaşa Kışlasında neler yaşadıklarını İZTV’nin ödüllü belgeseli “12 Eylül’ün kendisi: General Evren”de gayet içten biçimde anlattı.

O dönemde Maden-İş’in Yürütme Kurulu yurt dışına çıkmıştı. DİSK Davası içinde sendikayı savunmak yönetim kurulu üyelerine kalmıştı. Onlardan biri de Şeref Yakın’dı. Ama Şeref Yakın bu durumdan hiç yakınmadı. Verdiği mücadeleyi aslanlar gibi savundu. Bütün DİSK Davası sanıklarıyla birlikte 1986’da beraat etti. Alnı ak olarak çıktı içerden…

Şeref Yakın işçi sınıfının sessiz bir önderi olarak yaşadı, güzel işler yaptı, mücadele bayrağını sırtladı, bütün DİSK Davası sanıklarıyla birlikte Davutpaşa kışlasında 12 Eylül cuntasının üzerinden yürüyüp geçti.

Onu saygı ve özlemle anacağız.




Kaynak: Sendika.org

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 923 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Basından yazılar Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI