Bugun...



İsveç seçimlerinde mesele aşırı sağın yükselişi değil, parçalılık Itay Lotem

Aşırı sağcı İsveç Demokratları desteği arttırıyor ama aynısı onların en ateşli muhalifleri için de geçerli. İsveç seçimleri yaklaşırken, gazeteciler, bariz şekilde neo-Nazi köklere sahip bir partinin nasıl olup da ülkenin ikinci büyük partisi haline gelebildiğini anlamak için Stockholm’e akıyorlar.

facebook-paylas
Güncelleme: 17-09-2018 07:53:12 Tarih: 12-09-2018 07:33

İsveç seçimlerinde mesele aşırı sağın yükselişi değil, parçalılık  Itay Lotem

İsveç seçimlerinde mesele aşırı sağın yükselişi değil, parçalılık

 Itay Lotem

 

Aşırı sağcı İsveç Demokratları desteği arttırıyor ama aynısı onların en ateşli muhalifleri için de geçerli.

İsveç seçimleri yaklaşırken, gazeteciler, bariz şekilde neo-Nazi köklere sahip bir partinin nasıl olup da ülkenin ikinci büyük partisi haline gelebildiğini anlamak için Stockholm’e akıyorlar.

Ancak yapacakları haberler o kadar belli ki. Tıpkı 2016’dan bu yana yapılan diğer tüm Avrupa seçimlerinde olduğu gibi, aşırı sağın yükseldiğini yazacaklar ve yalan yazıyor da olmayacaklar. Ama yine de meselenin özünü anlamamış/anlatmamış olacaklar.

Muhabirler toplumun “ihmal edilmiş” kesimlerini – aşırı sağcı İsveç Demokratları’na yönelen öfkeli, beyaz, işçi sınıfı seçmenlerini – aramak için küçük şehirlere gidecekler. Artan çete suçları hakkında röportaj yapıp bunu göçle ilişkilendirmek için Malmö’de olacaklar. Donald Trump’ın İsveç’in sözüm ona başarısızlıkları ile ilgili obsesif (ve gerçek dışı) tweet’lerine veya Avrupa’daki seçimlerin şimdi de İsveç ayağını etkilemeyi hedefleyen Rus trol fabrikalarına getirecekler lafı.

Hem Trump hem de Putin, ülkenin – biraz romantize edilen – açık ve eşit toplum imajından tiksiniyorlar. İsveç’in siyasi sistemi yıllardır Avrupa’nın en başarılı merkez sol partisi sayılabilecek Sosyal Demokrat Parti’nin hakimiyetinde.

Şimdi bu seçimlerin sonucu olarak İsveç daha “ortalama” hale gelecek ve Avrupa genelindeki bazı trendler burada da ortaya çıkacak gibi görünüyor. Ama aşırı sağın yükselişi bu hikâyenin parçalarından sadece bir tanesi.

Avrupa’da geçtiğimiz yıllarda yapılan seçimlerde üç şey tekrar tekrar yaşandı: aşırı sağın yükselişi, geleneksel sosyal demokrat partilerin çöküşü ve siyasal sistemin genel olarak parçalanması. İlk ikisini görmek kolay olsa da, sonuncusu (daha fazla değilse) en az onlar kadar önemli.

Sayısız küçük partiye sahip İsveç’in siyasi manzarası daima biraz parçalı olmuştur. Partiler iki “seçim bloğundan” birine yaklaşmışlardır: ya Sosyal Demokratların hakimiyetindeki merkez sol “kırmızı-yeşil” bloğa ya da Ilımlıların hakimiyetindeki muhafazakâr “İttifaka”.

Bu gibi bloklar, büyük partilerden birinin net liderliği altında istikrarlı hükümetler olmasını sağlıyor. Ama Sosyal Demokratlar tarihlerindeki en kötü performansa doğru ilerlerken (yüzde 24) ve Ilımlılar anketlerde üçüncü partiyken (yüzde 17), ufukta net bir liderlik görünmüyor.

Hem görevdeki Sosyal Demokrat Başbakan Stefan Löfven, hem de onun Ilımlı muhalefeti Ulf Kristersson, mevcut anketlere bakılırsa seçim sonucunda hükümet kurma görevi ile karşı karşıya kalırlarsa çok zorlanacaklar. Bunun en büyük sebebi, İsveç Demokratları’nın yüzde 20 oy oranına ulaşacağının beklenmesi ki bu durumda iki blok da (sol biraz önde olmak üzere her biri yüzde 40 oluyor) genel çoğunluğu sağlayamıyor.

Yine de aşırı sağın yükselişi liderlerin yüz yüze olduğu tek sorun değildi, daha küçük partilere de oy kaybı söz konusu. İsveç Demokratları’nda gördüğümüz yükselişi bu partinin manifestosuna ve temsilcisi olduğu şeylere en yüksek sesle muhalefet eden küçük partilerde de görüyoruz.

Kamuoyu yoklamaları Merkez Parti’nin de 2014’teki yüzde 8,8’den üç puan fazla oy alacağını gösteriyor. Sol Parti’nin ise oyunu 4 puan kadar yükseltmesi ve yüzde 9,8’e getirmesi bekleniyor. İki partinin liderleri de, sırasıyla Annie Lööf ve Jonas Sjöstedt, İsveç’in “en ilkelileri” olarak görülüyorlar. Bu arada Lööf, Başbakan Löfven ile birlikte anketlerde en popüler parti lideri çıkıyor.

Bu iki partinin oylarındaki bu artış tahmini, İsveç Demokratları ile (alacağı oy ne olursa olsun) işbirliği yapma fikrine yüksek sesle karşı çıkmış olmalarına ve aşırı sağın yükselişine bir tepki olarak göç politikalarının sertleştirilmesi konusunda Sosyal Demokratlar’ı takip etmeleri yönünde maruz kaldıkları basınca rağmen yapılıyor.

Bu da gösteriyor ki, hikâye, “Sosyal Demokratlar destek kaybediyor ve bu oylar İsveç Demokratları’na gidiyor” analizine pek uymuyor. Aksine, İsveçli seçmenler hâkim partilere alternatif arıyorlar ama illa ki İsveç Demokratları’nın İsveç’i daha hasis, daha izole bir topluma dönüştürme arzusunu desteklemiyorlar.

Ülkedeki artan parçalanma, büyük partilerin aşırı sağın yükselişine karşı bir ton belirlemede liderlik edemediğini gösteriyor. Merkez ve sol partiler İsveç Demokratları’na direnmenin ödülünü alırken, iktidardaki Sosyal Demokratlar’ın göçü zorlaştırma çağrıları birçok merkez ve solcu seçmenin partinin İsveç’in açık, ilerici bir toplum imajının garantörü olma geleneğini terk ettiğini düşünmesine neden oldu. Şimdi başka yerde alternatifler arıyorlar.

Bu, seçmenlerin güvenini kazanmak için İsveç ve başka yerlerdeki merkez sol partilerin yeni bir sosyal demokrasi vizyonuna ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Sorun, sadece aşırı sağa tepki üretmenin yetmeyecek olması.

Küçük partiler tek bir mesele ile ilgili direncin kolayca sesi olabilme avantajına sahipler ama sosyal demokrasinin, İsveç’in özünde çok kültürlü ve açık bir toplum olduğunu kabul ederek, geniş çoğunluğa hitap etmesi gerekiyor. Parçalı bir sistemde bu zor olabilir ama uzun vadede ayakta kalmanın da tek yolu gibi görünüyor.




Kaynak: Dünyadan çeviri-Serap Şen

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1121 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Çeviri Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI