Bugun...



Alman istihbarat şefi:Türkiye dışında hiç kimse darbe girişiminden...

Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı, "Sanırım Türkiye dışında hiç kimse darbe girişiminden Gülen yapılanmasının sorumlu olduğuna inanmıyor. En azından Türkiye dışında yaşayıp, Türk hükümetinin buna ikna ettiği kimseyi tanımıyorum" diye konuştu.

facebook-paylas
Tarih: 28-03-2017 17:53

Alman istihbarat şefi:Türkiye dışında hiç kimse darbe girişiminden...

Alman istihbarat şefi:

"Sanırım Türkiye dışında hiç kimse darbe girişiminden Gülen yapılanmasının sorumlu olduğuna inanmıyor.”

Hans-Georg Maaßen Alman haber ajansı dpa'ya yaptığı açıklamada, Türk ve Alman güvenlik birimleri arasındaki mevcut durumu "Zor, çok zor" diye tanımladı.

Maaßen, Hannover'de devam eden CeBIT bilişim fuarı sırasında perşembe günü yaptığı açıklamada, Türk hükümetinin Gülen yapılanmasına yakın olduğu iddia edilen kişilere yönelik suçlamalarına dair kanıtlarının yetersiz kaldığını belirtti.

Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı, "Sanırım Türkiye dışında hiç kimse darbe girişiminden Gülen yapılanmasının sorumlu olduğuna inanmıyor. En azından Türkiye dışında yaşayıp, Türk hükümetinin buna ikna ettiği kimseyi tanımıyorum" diye konuştu.

İstihbarat uzmanı:

MİT'in hedefi korku iklimi yaratmak

 

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Almanya'da casusluk faaliyetleriyle ilgili iddialara bir yenisi eklendi. Son olarak 300 kişi ile 200 okul ve derneğin gözlemlendiği kamuoyuna yansıdı. Bu yeni bir olgu mu?

Erich Schmidt-Eenboom: Almanya'daki muhalif Türklerin Türk istihbaratı tarafından izlenmesinin köklü bir geleneği var. İlk hedef PKK idi. 2013 yılından itibaren İstanbul'daki Gezi Parkı gösterilerini destekleyenlerin, 2016 Temmuz ayındaki darbe girişimi sonrasında da tüm Gülen yanlılarının yakın takibe alındığına tanık olduk. Artık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı her tür muhalefet Türk istihbaratı tarafından yoğun bir şekilde izlenir hale geldi. Almanya'da 400 kadrolu MİT çalışanı, oldukça büyük bir sayı. Ama daha da tehlikelisi işe alma uygulamalarında giderek daha agresifleşilmesi.

Türk hükümeti adına casusluk faaliyetleri nasıl işliyor?

Schmidt-Eenboom: Ajanları var. Geleneksel olarak Türk seyahat acentelerinde oturuyorlar, seyahat hareketlerini takip ediyorlar. Ya da bankalarda çalışıp Almanya'dan Türkiye'ye para transferini izliyorlar. Özellikle de cami derneklerinde faaller ve son dönemde okullar üzerinden de yurt dışındaki Türkleri geniş yelpazede MİT'in hizmetine alma çabalarına tanık oluyoruz. Ebeveynlerden bile diğer ebeveynler hakkında bilgi toplamaları isteniyor. Bu, giderek daha belirgin ve agresif hal alan toplu bir casusluk sistemi. Artık sadece muhalefetin izlenmesi değil, giderek artan boyutta bir baskı mekanizması söz konusu.

Listeler MİT Müsteşarı tarafından Alman dış istihbarat servisi BND'nin Başkanı'na iletilerek Almanya'nın desteği isteniyor. Alman hükümeti, iç istihbarat servisi, Federal Emniyet Teşkilatı ve eyaletlerdeki emniyet teşkilatlarına liste ulaşıyor. Listedeki isimlerle bağlantıya geçip onları Türkiye'ye seyahat etme ve diplomatik temsilciliklere gitme konusunda uyarıyor. Bu MİT'in istediğinin tam tersi değil mi?

Schmidt-Eenboom: Hayır. MİT'in hedefi korku iklimi yaratmak. Ve bu girişimle tam da bu hedefine ulaşmış oluyor. Sonuçta Türk istihbaratı BND'nin bu 300 sözde şüphelinin isminin bulunduğu listeyi teyit edeceğini zaten düşünmemiştir. Şimdi insanlar memleketlerine, Türkiye'ye tatile gitmekten korkar hale geldi. Açıkça Gülen hareketini savunan insanlarla yakın temastan korkuyorlar. BND Başkanı, ellerindeki verilere göre Türkiye'deki darbe girişiminin arkasında Gülen hareketinin bulunduğu iddiasının uydurma olduğunu açıklıkla ifade etti. Bir adım daha ileri gidip tüm yaşananların sadece sözde bir darbe olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın agresifleşmesine meşruiyet sağlamak için kurgulandığını söyleyen Batılı istihbarat teşkilatları da var.

 MİT'in 800'ü AB ülkelerinde olmak üzere 8 bin çalışanı olduğunu belirttiniz. MİT'in Batılı istihbarat teşkilatlarıyla işbirliği nasıl?

Schmidt-Eenboom: BND'nin MİT ile 1950'lerin sonlarından bu yana çok yoğun bir işbirliği var. Karadeniz'de dönemin Sovyetler Birliği'ne yöneltilen ortak elektronik keşif çalışmaları gibi. İlişkiler o kadar yakındı ki, Kıbrıs'ın Türk kesiminin işgali sonrasında Amerikan CIA, MİT ile ilişkileri kısmen keserken BND bunu yapmadı. Hatta ve hatta BND 1981'de muhalefeti izlemesi için Türk istihbaratına en modern teknolojileri sağladı.

Peki sonra ne oldu da ilişkiler bozuldu?

Schmidt-Eenboom: Türk istihbarat birimleri 2014 yazına kadar IŞİD'e yoğun destek verdi. Alman Federal Meclisi'nin bilimsel araştırma biriminin yaptırdığı bir araştırmada, Türkiye'nin kelimesi kelimesine bir 'cihatçı otobanı' oluşmasına olanak verdiği belirtiliyor. Türkiye'nin hedefi, IŞİD'in Şam'daki sistemi devirecek kadar güçlendirilmesiydi. Ancak Batı'nın yoğun baskısı sonucu bu destek sona erdirildi. Bunun sonucunda da IŞİD Türkiye'deki saldırılarla Türk hükümetini hedef almaya başladı. İstihbarat birimleri arasındaki ilk kırılmalar bu aşamada yaşandı. Alman ve Fransız istihbarat birimleri Türklerden seyahat kontrolleri istedi. Almanya'da doğup radikalleşen tehlikeli biri tek yön biletle Türkiye'ye gittiğinde Türklerin bu kişiyi izlemesi rica edildi. MİT'in IŞİD'i desteklediği aşamada bu tür ricalara yanıt verilmiyordu.

Üzerine Paris'te üç Kürt'ün öldürüldüğü saldırı geldi. Saldırgan hapiste öldü ve kamuoyu önünde kanıtların ortaya konduğu bir dava süreci hiç yaşanamadı. Bir arkadaşım Fransız savcılığının iddianamesini görmüş. İddianamede fail olarak MİT açıkça görülüyor. Avrupalı istihbarat teşkilatları, artık Avrupa topraklarında da cinayetler işlenmesine izin veremezdi. Ardından MİT'in Hamburg ve Bremen'de Kürt gazetecileri dahil ederek yaptığı casusluk girişimi geldi. O zamandan bu yana Alman ve Türk istihbarat teşkilatları arasındaki ilişkiler son derece soğumuş durumda. Bunun bir nedeni de Erdoğan'ın MİT Müsteşarı'nın Rus istihbaratıyla yakın ilişkilere sahip olması. Bu, Türkiye'nin istihbarat alanında NATO devletleriyle Moskova arasında bir salıncak politikası izlediği anlamına geliyor.

İstihbarat araştırmacısı Erich Schmidt-Eenboom, Barış Politikaları Araştırma Enstitüsü Başkanı'dır. Türk istihbaratıyla ilgili çalışmalar da yapmaktadır.

Maaßen "dostlar arasında casusluk" ile ilgili bir soru üzerine ise "İstihbarat servisinde dost yoktur, partner vardır ve belirleyici olan çoğu zaman kişisel güven ilişkisidir" dedi.

Alman Süddeutsche Zeitung'un Kuzey Alman Radyo Tv Kurumu (NDR), Batı Alman Radyo Tv kurumu (WDR) ile birlikte yürüttüğü araştırma sonucunda hazırlanan haberde, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Gülen yapılanması ile bağlantı içinde olduğu iddia edilen Türklerin isimlerini Alman dış istihbarat teşkilatı BND'ye ilettiği ileri sürüldü.

Haberde Gülen yapılanmasına yakın isimlerin bulunduğu 300 kişilik listede okul, dernek ve diğer kuruluşların isimlerinin de yer aldığı belirtildi. Söz konusu haberde isimlerin yanı sıra söz konusu kişilere dair adres, telefon numarası gibi bilgilerle bu kişilere ait fotoğrafların da bulunduğu öne sürüldü.

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maaßen, geçen pazar günü Welt am Sonntag'a verdiği demeçte ise siyasi gerilime rağmen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile sıkı işbirliğinin devam ettiğini söyledi.

MİT'in Almanya'da yetkileri dışında da birtakım faaliyetlerde bulunduğuna dair bilgilerinin olduğunu söyleyen Maaßen, Federal Savcılığın buna istinaden bazı kişiler hakkında tutuklama kararı verdiğini ancak 'tüm siyasi kanallar sıkıntıya girse bile' istihbarat teşkilatlarının iletişimi sürdürmesi gerektiğini belirtti ve terörle mücadele alanında Türkiye ile olumlu işbirliğinin sürdüğünü kaydetti.

 
 
 
 
 
 



Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 812 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Dünya Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI