Bugun...



Amberin Zaman Yazdı:Türkiye-ABD krizinde cevapsız kalan sorular

ABD ile Türkiye arasındaki kriz ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı her tweet ve pastör Andrew Brunson’un tutuklu kaldığı her geçen dakika ile gittikçe derinleşiyor. İzmir’deki mahkemenin Brunson’un avukatlarının itirazlarını reddederek pastörün ev hapsinin devamına karar vermesinin akabinde Trump yine esip gürledi. Beyaz Saray’da

facebook-paylas
Güncelleme: 18-08-2018 08:12:57 Tarih: 17-08-2018 14:06

Amberin  Zaman Yazdı:Türkiye-ABD krizinde cevapsız kalan sorular

Türkiye-ABD krizinde cevapsız kalan sorular

Amberin  Zaman

ABD ile Türkiye arasındaki kriz ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı her tweet ve pastör Andrew Brunson’un tutuklu kaldığı her geçen dakika ile gittikçe derinleşiyor. İzmir’deki mahkemenin Brunson’un avukatlarının itirazlarını reddederek pastörün ev hapsinin devamına karar vermesinin akabinde Trump yine esip gürledi. Beyaz Saray’da basına açıklamalarda bulunan Trump “Çok uzun zaman önce pastörü geri vermeliydiler ve bence Türkiye çok kötü davrandı. Bu iş daha bitmedi” dedi ve ekledi: “Boş oturmayacağız. Ne olacağını göreceksiniz.”

Adalet ve içişleri bakanlarına ilaveten yine hükümetten önemli bazı isimlerin ve iktidara yakın iş adamlarının ABD’deki mal varlıklarının dondurulması dillendirilen olasılıklar arasında. Halkbank’a İran’a uygulanan yaptırımların delinmesinden ötürü öngörülen cezanın da eli kulağında diyenler var. Ancak, Washington’daki diplomatik kaynaklar Türkiye’ye Kurban Bayramı’nın sonuna kadar ‘mühlet’ tanındığını öne sürüyor.

Mantar gibi aniden türeyen Türkiye uzmanlarından bazıları Türkiye’nin ‘Rusya, İran ve Çin kampına kayacağını’ iddia ediyor. Peki işler Türkiye’nin NATO’dan kopuşuna kadar gider mi? Sanmıyorum. Nedenlerini şimdilik bir kenara bırakıp önümüzdeki tabloya bakmakta yarar var.

Türkiye’nin ABD’ye duyduğu kronik güvensizliğin gayet haklı gerekçeleri var. Ne var ki Brunson meselesi apayrı. Hikayenin özünde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Fetullah Gülen arasındaki iktidar tepişmesi bulunuyor.

Bu kavganın akabinde ortaya saçılan Halkbank ve Rıza Sarraf üzerinden yürüyen devasa boyutlardaki yolsuzluk ve rant düzeni iddialarına ilişkin soruşturma… Kazançlar Amerika’nın İran’a yönelik yaptırımlarını delerek sağlanınca doğal olarak ucu Türk-Amerikan ilişkilerine dokundu.

İktidarla araları bozulunca yargıda ve emniyetteki Gülen’e yakın ekibin elindeki bilgileri paylaşmak üzere ABD ile işbirliğine gittiğini tahmin etmek güç değil. İktidarın gözünde ise bu işbirliği kanlı 15 Temmuz kalkışmasına kadar ilerledi ve sürüyor.

Sonrası malum… ABD ve Türk basınına yansıyan iddialara göre Türkiye, Brunson karşılığında ilk etapta Sarraf’ı istemiş. Sarraf itirafçılığa soyununca da Sarraf’ın ifadelerine dayalı olarak genişletilen soruşturmaların durdurulmasını istemiş. Güvenilir kaynaklar bu iddiaları doğruluyor. Soruşturmalar iki koldan yürüyor. Biri ABD Hazinesi’ne bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) üzerinden, diğeri ise Halkbank davasını gören New York Güney Bölgesi Başsavcılığı tarafından yürütülüyor.

Ancak basına yansıyan iddiaların aksine Washington müzakereler sırasında Halkbank’a yönelik ceza için herhangi indirim sözü vermemiş. Soruşturmalara gelince, ‘yeni’ değiller ve ABD yönetiminin soruşturmayı sonlandırması yönünde ne mahkemeye, ne de OFAC’a müdahalesi söz konusu olabilir.

Bilindiği gibi Brunson için rehine pazarlığına oturan yönetimin Ankara’ya sunduğu en somut teklif ABD’de tutuklu olan eski Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla’yla ilgili olanıydı. Birtakım bürokratik prosedürler tamamlandıktan sonra Atilla, cezasının geri kalanını Türkiye’de çekmek üzere iade edilecekti. Bu arada Brunson da ABD’ye yollanacaktı. Ama tüm bu hesaplar duvara tosladı. Birinci nedeni Trump’ın ABD Dışişleri’nden habersiz girişimi üzerine İsrail’in Ebru Özkan’ı Türkiye’ye iade etmesiydi. Özkan 16 Temmuz’da Türkiye’ye döndü. Brunson’un duruşması 18 Temmuz’daydı ve Trump serbest kalacağından emindi. Tersi oldu. Kıyamet ondan sonra koptu.

Anlaşılan Ankara hala Halkbank soruşturması konusunda garanti peşindeydi ve çantada keklik olarak gördüğü Trump’ın tepkisini öngörememişti. Kimilerine göre Erdoğan, çevresinin ve son dönemde türeyen arabulucuların kurbanıydı. Yanlış yönlendirilip bilgilendirilmişti. ABD’nin Türkiye’den asla vazgeçemeyeceğine inanan Erdoğan ‘tehlikenin’ farkında değildi.

Oysa halen devrede olduğu iddia edilen cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham 29 Haziran günü Erdoğan ile Ankara’da bir araya geldiğinde başta ABD Kongresi’nde olmak üzere Washington’da Türkiye aleyhinde oluşan sert havayı net ifadelerle aktarmıştı. Görüşme hakkında bilgi veren bir kaynağım Erdoğan’ın duydukları karşısında “Ah gerçekten mi, bilmiyordum havasındaydı” diyerek Graham ve beraberindeki heyete ‘minnetini’ ifade ettiğini öne sürdü.

ABD tarafındaki beklenti – duruşmadan önce mi sonra mı öğrenemedim – Brunson’un Graham’e teslim edilerek ABD’ye geri yollanmasıydı. Trump ile yakın ilişkisi olan Graham F-35 savaş uçaklarının akıbetini tayin edecek olan Senato alt komitesinin başkanlığını yürütüyor. Eğer Brunson kendisine teslime edilseydi bin lobiciye bedel Graham Türkiye’nin ömür boyu dostu olacaktı.

İktidar yanlısı basın ‘bu Brunson neymiş ki Amerika işleri Türkiye gibi eşsiz değerdeki bir müttefikiyle köprüleri yakmaya kadar götürüyor’ temalı kompozisyonlarını yaza dursun, esas cevaba muhtaç soru şu: Bu Sarraf neymiş ki Türkiye işleri dünyanın tek süper gücü Amerika’yla köprüleri yakmaya kadar götürüyor?

 




Kaynak: DİKEN

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1228 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Basından yazılar Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI